Kerosene, John Pegg adlı, bizler gibi bir parfüm tutkunu tarafından 2011 yılında kurulmuş İndie bir butik.
Jonh Pegg Youtube da parfüm inceleme videoları çekerken 2011 yılında bir cesaret bu markayı kurup bizlerin koklaması için şu ana kadar toplam 20 parfüm sunmuş.
Sitesinde okuduğum hikayesi ilginç Michigan - St.Clair de doğmuş. Doğduğu yerin kuralları ile hayatına devam etse, Otomotiv sektöründen başka bir alanda çalışması mümkün değilmiş. Ruhuna aykırı olan oradan ayrılıp şu gün bulunduğu noktaya gelmiş olsa da doğduğu yeri marka ismine kadar yansıtacak, seçtiği notaları o soğuk iklimle ilişkilendirecek kadar bilinç altyapısına işlediği de muhakkak. Biyografisinin son cümlesi dikkat çekici “Ben sıradan bir insanım ama kokularım öyle olmayacak” iddialı bir cümle gibi görünse de ne kadar idealist değil mi? Aslına bakarsanız markayı incelerken aklıma amatör ruhla yapılan işlerin ne kadar yenilikçi ve idealist olduğu geldi. İşini severek yapan herkese büyük bir saygı duyuyorum.
Bugün, şu ana kadar markanın denediğim tek kokusu olan Walk The Sea yi anlatmaya çalışacağım. Walk the sea 2018 Yılında çıkmış yeni sayılabilecek bir parfüm. Adından da anlaşılacağı üzere Deniz ve sahil hissiyatı olan bir yaz parfümü.
Walk The Sea nin açıklanan notaları:
Deniz tuzu, beyaz çiçekler, sedir, ambergris ve misk. Şeklinde
Parfümün açılışını beyaz çiçekler (bolca manolya ve zambak) ile çok hafif kirli bir misk birlikte yapıyorlar. Miskin kirliliği çiçekleri kirletmemiş ilginç bir şekilde sadece miskin varlığına dikkat kesiliyor ama kokuyu hayvansal yöne çok kaydırmadan bunu yapıyor. Akabinde hiç beklemeden deniz tuzu ana tema olacak şekilde kokuyu ele geçiriyor. Yavaş yavaş tuzun gelişiyle misk arka plana geçerek ambergrisin gelişini bekliyor. Sedir kokusu da ortalarda bir yerde kokuyu odunsu hale getirmeden harmanı bozmadan ekleniyor. Ancak kokunun ana formatının deniz tuzu olduğunu ve kokunun bütününün ve harman yapısının yazlık karakterde bir koku olarak sürdüğünü söylemem gerek. Kokunun bitişi de tuz ve ambergris ile oluyor.
Bizler yaz ayında koklayacak farklı ve kaliteli bir parfüm bulmakta zorlanırken ve yazın yükselen vücut ısısı ile kokuların garip şeylere dönüşmesini izlerken, önümüze güzel bir alternatif olarak geldi Walk The Sea. Peki onu beğenmeme sebep olan şey neydi diye düşündüğümde. Yazlık olup; içeriğinde calone olmayan, yapaylık hissi sedir dışında hissedilmeyen ve en önemlisi tatlı olmayan bir koku oluşu beni etkiledi. Bir de kesinlikle piyasa işi çalışmalar gibi herkesin üzerinde koklayabileceğiniz sıradan bir parfüm değil. İşte bu yönleri ile beni etkiledi diyebilirim.
Koku bana çocuklarımın denizden çıktığında onları kurularken üzerlerinden gelen kokuyu hatırlattı. Bir de gün batımına doğru denizden esen meltem rüzgarı ile denizden gelen kokuyu çok gerçekçi olarak hissettirdi.
Kokuyu performans açısından değerlendirecek olursak. Kalıcılığı gayet başarılı 8-10 saat arası bir kalıcılığı var. Fark edilirlik değeri ise esintiye ve kullanım saatlerine göre değişkenlik gösterse de ortalama seviyede olduğunu söyleyebilirim. Ancak hafif esintili bir yaz akşamında kullanırsanız fark edilirliği ortalamanın üzerine çıkıyor.
Sonuç olarak Walk The Sea yi ben gayet sevdim ve kullanışlı, başarılı buldum. Yazın kalitesi ve kokusuyla bizleri memnun edecek; Kışında deniz özlemini ve tatil anılarımızı gözlerimizin önüne getirecek tematik yapıda bir parfüm. Bu markadan daha fazla parfüm deneme isteğimin oluştuğunu da söylemeliyim.
Hatamız varsa affola.
Jonh Pegg Youtube da parfüm inceleme videoları çekerken 2011 yılında bir cesaret bu markayı kurup bizlerin koklaması için şu ana kadar toplam 20 parfüm sunmuş.
Sitesinde okuduğum hikayesi ilginç Michigan - St.Clair de doğmuş. Doğduğu yerin kuralları ile hayatına devam etse, Otomotiv sektöründen başka bir alanda çalışması mümkün değilmiş. Ruhuna aykırı olan oradan ayrılıp şu gün bulunduğu noktaya gelmiş olsa da doğduğu yeri marka ismine kadar yansıtacak, seçtiği notaları o soğuk iklimle ilişkilendirecek kadar bilinç altyapısına işlediği de muhakkak. Biyografisinin son cümlesi dikkat çekici “Ben sıradan bir insanım ama kokularım öyle olmayacak” iddialı bir cümle gibi görünse de ne kadar idealist değil mi? Aslına bakarsanız markayı incelerken aklıma amatör ruhla yapılan işlerin ne kadar yenilikçi ve idealist olduğu geldi. İşini severek yapan herkese büyük bir saygı duyuyorum.
Bugün, şu ana kadar markanın denediğim tek kokusu olan Walk The Sea yi anlatmaya çalışacağım. Walk the sea 2018 Yılında çıkmış yeni sayılabilecek bir parfüm. Adından da anlaşılacağı üzere Deniz ve sahil hissiyatı olan bir yaz parfümü.
Walk The Sea nin açıklanan notaları:
Deniz tuzu, beyaz çiçekler, sedir, ambergris ve misk. Şeklinde
Parfümün açılışını beyaz çiçekler (bolca manolya ve zambak) ile çok hafif kirli bir misk birlikte yapıyorlar. Miskin kirliliği çiçekleri kirletmemiş ilginç bir şekilde sadece miskin varlığına dikkat kesiliyor ama kokuyu hayvansal yöne çok kaydırmadan bunu yapıyor. Akabinde hiç beklemeden deniz tuzu ana tema olacak şekilde kokuyu ele geçiriyor. Yavaş yavaş tuzun gelişiyle misk arka plana geçerek ambergrisin gelişini bekliyor. Sedir kokusu da ortalarda bir yerde kokuyu odunsu hale getirmeden harmanı bozmadan ekleniyor. Ancak kokunun ana formatının deniz tuzu olduğunu ve kokunun bütününün ve harman yapısının yazlık karakterde bir koku olarak sürdüğünü söylemem gerek. Kokunun bitişi de tuz ve ambergris ile oluyor.
Bizler yaz ayında koklayacak farklı ve kaliteli bir parfüm bulmakta zorlanırken ve yazın yükselen vücut ısısı ile kokuların garip şeylere dönüşmesini izlerken, önümüze güzel bir alternatif olarak geldi Walk The Sea. Peki onu beğenmeme sebep olan şey neydi diye düşündüğümde. Yazlık olup; içeriğinde calone olmayan, yapaylık hissi sedir dışında hissedilmeyen ve en önemlisi tatlı olmayan bir koku oluşu beni etkiledi. Bir de kesinlikle piyasa işi çalışmalar gibi herkesin üzerinde koklayabileceğiniz sıradan bir parfüm değil. İşte bu yönleri ile beni etkiledi diyebilirim.
Koku bana çocuklarımın denizden çıktığında onları kurularken üzerlerinden gelen kokuyu hatırlattı. Bir de gün batımına doğru denizden esen meltem rüzgarı ile denizden gelen kokuyu çok gerçekçi olarak hissettirdi.
Kokuyu performans açısından değerlendirecek olursak. Kalıcılığı gayet başarılı 8-10 saat arası bir kalıcılığı var. Fark edilirlik değeri ise esintiye ve kullanım saatlerine göre değişkenlik gösterse de ortalama seviyede olduğunu söyleyebilirim. Ancak hafif esintili bir yaz akşamında kullanırsanız fark edilirliği ortalamanın üzerine çıkıyor.
Sonuç olarak Walk The Sea yi ben gayet sevdim ve kullanışlı, başarılı buldum. Yazın kalitesi ve kokusuyla bizleri memnun edecek; Kışında deniz özlemini ve tatil anılarımızı gözlerimizin önüne getirecek tematik yapıda bir parfüm. Bu markadan daha fazla parfüm deneme isteğimin oluştuğunu da söylemeliyim.
Hatamız varsa affola.