Hayatın İçinden

Mehmet

Meşe Yosunu
#81
Çalıştığım katta 135 kişiyiz. 10 kadın olsa 125 erkek var. Yanda yeni yetişen öğrenci arkadaşlar var 50 kişi olsalar 10-15 i kadın 35 de erkek de. 160 kişi etti.

Buna ilaveten 140 kişi de üretim alanında insan var ve bu 300 kişiye 5 erden oluşan 2 tuvalet mevcut. Bizim alman patron toplantı odası yapmak için tuvaletlerden birini kapatıp 300 kişinin 5 kabini olan tek tuvaleti kullanmayı "Inspired Working Conditions" adı altında önerdi.

Toplantıda kendimden geçtim ve ona sunum olarak bunu önerdim:

P.S: Şaka mahiyetinde değildir.


 

YILKANT

Administrator
Yönetici
#82
Çalıştığım katta 135 kişiyiz. 10 kadın olsa 125 erkek var. Yanda yeni yetişen öğrenci arkadaşlar var 50 kişi olsalar 10-15 i kadın 35 de erkek de. 160 kişi etti.

Buna ilaveten 140 kişi de üretim alanında insan var ve bu 300 kişiye 5 erden oluşan 2 tuvalet mevcut. Bizim alman patron toplantı odası yapmak için tuvaletlerden birini kapatıp 300 kişinin 5 kabini olan tek tuvaleti kullanmayı "Inspired Working Conditions" adı altında önerdi.

Toplantıda kendimden geçtim ve ona sunum olarak bunu önerdim:

P.S: Şaka mahiyetinde değildir.


Çukur mu kazalım :) ahaha iyiymiş. Bunu patrona anlatırken çukur kazmayı alternatif bir yöntem zannedeceğini mutlaka düşünün derim. Mümkünse çukur konusunu direkt geçin. :)
 

YILKANT

Administrator
Yönetici
#89
Yıl 1934 Haziran Ayı ...

Leylek yavruları yumurtadan çıkalı henüz bir ay olmuştu.
İrileşmişlerdi ama hala uçamıyorlardı.Yuvada anne ve babanın getirdiği yiyeceklerle beslenmek zorundaydılar.

Marmara’da sıcak bir ikindi vaktiydi...

Uludağ zirvelerinden inen 6 kartal, Bursa Orhangazi'de bir leylek yuvasına saldırdı.Anne ve baba leylekleri öldürüp, 4 yavruyu kaçırdılar.

Aradan bir kaç gün geçti...

Yine bir grup kartal, yine Orhangazi'de başka bir leylek yuvasına saldırdı.Ancak bu kez yuva boştu.Nasıl haberleştiler ise, leylekler yavrularını güvenli bir yere gizlemişti.

Sonra her yerden haberler gelmeye başladı.

Kartallar gruplar halinde leylek yuvalarına saldırıyordu.
Bir kaç gün sonra ülkenin dört yanından Bursa, Aydın ve Trakya'ya yüzlerce leylek akın etti.Aynı şekilde kartallar da toplanıyordu. İnsanlar çevrelerinde leylek ve kartal sayısının olağanüstü arttığının farkındaydı.

Gökyüzünde bir hareketlenme vardı.
Bir şeyler oluyordu.
Bu kuşlar neden toplanıyordu?
Bu neyin habercisiydi?

Leyleklerin ve kartalların toplanması iki ay sürdü.

Aylardan Ağustos ...

Aydın'da Menderes deltasında inanılmaz bir savaş başladı.
Havada amansız bir mücadele vardı.
Bir tarafta leylekler, diğer tarafta kartallar.
Halk başı yukarıda bu savaşı izliyordu.

Kartallar güçlü pençeleriyle, leylekler de uzun gagalarıyla savaşıyordu.İnsanların gönlü leyleklerden yanaydı.
Köylüler yaralanıp yere inen leylekleri tedavi etmeye çalışıyorlardı.

Nineler yaralı leyleklerin başında dua ediyordu.
Hatta Kızılay'ı göreve çağıranlar bile oluyordu.
Kimileri ağaçlara tırmanıyor, yuvalardaki yavru leyleklere yiyecek ulaştırıyordu.

Ülkenin genelkurmay başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ın bu savaşa müdahale etmesini isteyenler bile vardı.

Ama günler geçiyor, savaş sürüyordu.
İki taraf da kayıplar veriyordu.

Daha da ilginci hem leyleklere, hem de kartallara ülkenin değişik yerlerinden sürüler halinde takviye geliyordu.

Herkes birbirine soruyordu.

Bu savaşı kim kazanacak?

Kartallar güçlüydü ama leylekler sayıca üstündü.
Üstelik daha organize idiler.Genç leylekler kartalları yoruyor, tecrübeli yaşlılar ise yorulan kartala öldürücü gagayı vuruyordu.

Ayrıca insanların yardımı nedeniyle leylekler yerleşim birimlerine yakın bölgelerde savaşıyordu.

Kartalların savaşı ormanlık, dağlık alanlara çekmesine izin vermiyorlardı.

Her yerden ölü ve yaralı haberleri geliyordu.
Sayıları yüzlerle ifade ediliyordu.
Neyse ki günler sonra savaş bitti.
Kazanan sayıca üstün olan leyleklerdi.
Kartallar bölgeyi terketmek zorunda kalmıştı..

Bu bir kurgu değil.
Bir öykü de değil.
Zaytung haberi hiç değil.

Yaşanmış bir olay...

1934 yılında yüzlerce insanın izlediği ve Cumhuriyet dahil pek çok gazeteye konu olmuş bir savaş bu.
Hatta, o günlerde Türkiye'de bulunan New York Times gazetesinin muhabirinin Amerika'ya bu haberi geçtiği söylenir.
Derler ki, leyleklerin ve kartalların savaşı bir kaç yıl sonra Kara Harp Okulu'nda havacılık dersinde işlendi.

İki tarafın savaş taktikleri öğrencilere anlatıldı...

Kıssadan hisse.
Yıllar önce yaşanan bu leylek ve kartal savaşı tarihi bir gerçeği hatırlatıyor bize...

"Birleşenler kazanır."


 

Mehmet

Meşe Yosunu
#95
https://www.sozcu.com.tr/2019/dunya...-daha-kameralar-onunde-nobet-gecirdi-5223538/

Insanlar marşı bırakmış merkel titreyecek mi? Diye resmen ona odaklanmış 😊
Bu haber 3. oldu. Hepimiz o yaşlara gelip bu tarz rahatsızlıklar yaşayabiliriz. Ne olursa olsun, Allah kimseyi sağlık ile sınamasın.

İşte bu güzel haber. :) Türkiye'nin durumu.
 

YILKANT

Administrator
Yönetici
#96
Malesef bu restorasyondan çok muzdarip eski yapılar var. Bu tarz yerlerin onarımı müteahhitlik veya dekorasyon temelli değildir. Arkeolojik bilgiye ve karakteristik çözümlemelere ihtiyaç duyar. Tarihi eser kullanılacak diye bir zorunluluk da yoktur. Benim çiçeğimi nasıl 17. Yüzyıldan kalma bir antik vazoya koyma zorunluluğum yoksa; aspendosta konser verilmesine de bu köprünün üstünden geçilmesine de gerek yoktur. Bu bilince ulaşıp bakımı onarımı yapılamayacak durumda olan "tarihi ve kültürel miraslarımızın" üstünden el çekilmesi sadece sınırlı ziyaretle değerlendirilmesi gerekmektedir. Evet akıllı evler, otomatik kapılar, teknolojik yenilikler medeniyettir. Ancak tarihi mirası korumak ve ona sahip çıkmak da medeniyet gerektirir. Ben müze bahçesinde sprey boyayla ilanı aşk mesajı görecek kadar apachi kültürüne mensup bir toplumda yaşamaktan en hafif haliyle nefret ediyorum diyebiliyorum. Yine dönüp dolaşıp eğitim şarta bağlıyoruz. Ancak eğitimin de tek başına yetmediğini üzülerek söylemek istiyorum.