İlk Defa Deneme Fırsatı Bulduğunuz Parfümler

baykalbul

Tanınan Üye
Carlisle Parfums de Marly for women and men

Vanilya açıklanmamış ama bence var. @Mehmet kardeşimin de dediği gibi Parfums de MArly Herod'un atası ve daha güzel ama zevk meselsi. Herod ayrı bir güzel meselai bu ayrı güzel. Benzerlikler var, Herod aslında daha Çok karanlık, Serge Lutens Chergui'ye kaçıyor ama onun kadar da karanlık tatlı değil. Carlisle 'de Portakal çiçeği hissettim, Herod da da Portakal kabuğu hissetmiştim veya ek Portakal çiçeği gene onda da :D . Carlisle de zaten portakal açıklanmış ki demek Herod da da var ve açıklamama ihtimalleri olabilir.

Paçuli ilerilerde ortaya çıkıyor ve oldukça lezzetli. Ha unutmadan bu parfümde özelliklebaşlarda, ilerilerde ve çok ilerilerde bile Oje kokusu var ve kötü değil, Christian Dior Dior Homme Intense (Ruj kokusu vardı DHI'da) anımsattı bu ve kısmen kimi yanlar ama oldukça farklı, DHI daha kompleks,daha birleşim ve pudralı DHI ve Sedir ağaçlı.

Kakule evet parfüme katkısı var ve o oje kokusunun o aromatik kokusuyla kaynağı bence hele de diğer koku notları ile birleşince. Menekşe çiçeği de naiften.. Guaiac da kullanılmış ama odunsu bir parfüm değil.

Fragrantica.com daki içerik vanilya dışında doğru gibi. Vanilya da bıram buram mı derseniz Herod'dan daha çok ve vaniya açısından iyi. Aslında daha iyi ürünler gördüm Frederic Male 'de emsela (konusu forumda var, isimi şimdi aklıma gelmedi)Vanilyaya doymak isteyen başka parfüm denesin derim çok daha başarılı örnekler var bu konuda ama hani bu parfüme haksızlık yapmayayım aslında bu da başyapıt gibi vanilya konusunda, iyice deneyip düzenleyebilirim yazımı. L'Eau d'Hiver - Frederic Malle - for women and men (Vanilya) mesela ki açıklanan içerikte de vanilya yok ama ben buram buram doğal vanilya kokluyorum bu parfümde

Vanilya saatler geçti kıyafette lezzetli kokuyor. Vanilya konusunda güzel bir parfüm ama doya doya da aramayın kimi parfümlere kıyasla..

Ertesi gün Vanilya yok pek, Paçuli pudralı kokuyor.
 
Son düzenleme:

YILKANT

Administrator
Yönetici
Son 1-2 haftadır aşağıdaki 4 kokuyu deniyordum. Birine bayıldım üçünü bir daha koklayasım yok :D

Anatole Lebreton Grimoire: Sözcük anlamı büyü kitabıymış, çook eski bir FRP oyuncusu olarak hiç duymadığımı, ayrıca kokuyu büyüyle hiç ilişkilendiremediğimi de belirteyim. Kesif kimyon, idrar kokusu diğer tüm notalara baskın. Sokakta yaşayan, akli durumu yerinde olmayan dilenciler aniden yanınızda belirdiğinde aldığınız koku. Saldırgan, tahammülü zor. Zorlayarak sedir, lavanta, samansı kurumuş otlar algıladım. Karanlık değil, beni orta çağ zindanlara götürmedi. Hakkındaki “terk edilmiş benzin istasyonu tuvaleti” benzetmesine katılıyorum, kim niye böyle kokmak ister bilemedim. @YILKANT üstada bu ilginç tecrübe için teşekkürler :ROFLMAO:

Amouage Journey Man: Amouage listeme Interlude ve Memoir arkasından 3. sırayla giriş yaptı. Keskin biberli, sulu bergamotlu açılış tütsülü tütüne ilerliyor, baharatlı deriyle bitiyor. Baharatlı ama çok ferah, Siçuan biberini en çok bu kokuda beğendim. Bence sadece sonbahar kış değil rüzgarlı ilkbahar günlerinde bile kullanılır. Adıyla uyumlu, Baharat Yolu’nda muazzam bir yolculuk. Şişeli alınır (y)

Amouage Reflection Man: Jenerik, pürüzsüz, çiçeksi, çok az odunsu parfüm. Harman doğal ve modern, yasemin, ylang ylang ve pudralı vanilya kokuları geldi bana. Çiçeksilik fazla, bana göre değil ancak beğeneni çok olur.

Amouage Bracken Man: Denediğim en kötü Amouage. Arka planda kalan çok doğal, yemyeşil bir fujer altyapısı var ama tarçın-karanfil kombinasyonu bence çok alakasız olmuş. Kokuyu renklendirip hareketlendirmek yerine karıştırıp dağıtmış :rolleyes:. Beni rahatsız etti, markaya da yakıştıramadım.

Deneyler sonrası Amouage beğeni sıralamam:

Interlude > Memoir > Journey > Honour > Jubilation > Reflection > Epic > Bracken
Rica ederim Nida bey yalnız söylemezsem çarpılırım. :) Ben grimoire severim ve herkesin taşıyamayacağı bir koku olduğuna da eminim. Bu koku bende bahsettiğinizin aksine gayet güzel kokuyor. Benden kokuyu alıp iğrenç diyen de hiç olmadı. Bazen kimya tutmadı mı tutmuyor. Bu tarz kokuların kendi baskın kişilikleri vardır; ve bir süreç gerektirir; yanı sıra ten uyumu ve bunun ifadesini, temasını anlayabilcek bir yapı zorunludur. O nedenle grimoire konusunda hissettiklerinizle benim hissettiklerimin malesef bir ilgisi yok. Grimoire veya lebreton un diğer kokuları bir eşikten geçmek demek oluyor. Çoğu arkadaşım bazı kokulara bu tarz benzetmeleri yaptıktan bir kaç yıl sonra bu tarza doğru yön tutabiliyor. :)
 

baykalbul

Tanınan Üye
Vent Vert The Original Pierre Balmain for women
Vent Vert The Original Pierre Balmain for women 1947 375x500.50444.jpg
1947 'de üretime başlamış. 1970 öncesi benim kullandığım. @Debussy ve @azzura kardeşlere teşekkürler :) .

Aslında Kadın hatta uniseks bir koku notasından ziyade erkek kullanımına oldukça açık. Bayanlar, kadınlar kullanamaz diye bir şey yok tabiki, zevk meselesi :D . Kısmen tozlu bir Meşeyosunu ki zamanla zaten değişime uğramıştır 1970 öncesinden bahsediyoruz. Bendeki dekantın resimini koyacağım inşallah :) . Kasnı otu sakızının aromatik, tütsülü hali ilerilerde daha da belli oluyor. İnci çiçeği doğal kullanılmış olabilir ki o yıllarda parfüm maddeleri daha ucuz olmalı, günümüzde ise oldukça nadir ve pahalı İnci çiçeği (Lily of the Valley) . Sümbül ve çoğu koku notası direkt ben burdayım diye sırıtmıyor, parfümörü böyle istemiş demekki. Ağırlık meşeyosunu, kasnı otu sakısının aromatik ve tütsülü kokusu ve yağlı yemek kokusu gibi bir koku var ama rahatsız edici değil. Fesleğen ve Bergamut (Bergamot) yılların verdiği değişime uğrayanlardan olmalı ve diğer koku notalarının çoğu da.. İlerilerde Kasnı otu sakızı daha da ön plana çıkıyor..

Bu parfümü Aramis severler mutlaka denemeli ama günümüz versiyonları henüz denemedim. Şişesi de oldukça güzelmiş ilk versiyonun.. Genel olarak tütsü, sümbül, meşeyosunlu bir koku. Denedikçe yazarız inşallah :) . Ozan kardeşin cavabı, sağolasın hocam :) : '' Eline sağlık abi, 1991 sonrası reformüleler oldukça farklı, kalitesi düşmüş ve çok daha basit bir yapıya çevirmişler :). Orijinal kompozisyon dediğin gibi uniseks ve daha kompleks.''

Fragrantica.com alıntı : '' "Vent Vert by Pierre Balmain is a Floral Green fragrance for women. Vent Vert was launched in 1947. Vent Vert was created by Germaine Cellier for Pierre Balmain. The fragrance was re-introduced in 1991 with reformulation completed by Calice Becker. Another formula was produced by Nathalie Feisthauer in 1999." - a note from the brand.

" Pierre Balmain'den Vent Vert, kadınlar için Floral Yeşil bir koku. Vent Vert 1947'de piyasaya sürüldü. Vent Vert, Germaine Cellier tarafından Pierre Balmain için yaratıldı . Koku, 1991 yılında Calice Becker tarafından tamamlanan reform ile yeniden tanıtıldı. 1999'da Nathalie Feisthauer tarafından üretildi. " - markadan bir not. ''
 
Son düzenleme:

Debussy

Moderator
Yönetici
Vent Vert The Original Pierre Balmain for women
Ekli dosyayı görüntüle 3496
1947 'de üretime başlamış. 1970 öncesi benim kullandığım. @Debussy ve @azzura kardeşlere teşekkürler :) .

Aslında Kadın hatta uniseks bir koku notasından ziyade erkek kullanımına oldukça açık. Bayanlar, kadınlar kullanamaz diye bir şey yok tabiki, zevk meselesi :D . Kısmen tozlu bir Meşeyosunu ki zamanla zaten değişime uğramıştır 1970 öncesinden bahsediyoruz. Bendeki dekantın resimini koyacağım inşallah :) . Kasnı otu sakızının aromatik, tütsülü hali ilerilerde daha da belli oluyor. İnci çiçeği doğal kullanılmış olabilir ki o yıllarda parfüm maddeleri daha ucuz olmalı, günümüzde ise oldukça nadir ve pahalı İnci çiçeği (Lilyy of the Valley) . Sümbül ve çoğu koku notası direkt ben burdayım diye sırıtmıyor, parfümörü böyle istemiş demekki. Ağırlık meşeyosunu, kasnı otu sakısının aromatik ve tütsülü kokusu ve yağlı yemek kokusu gibi bir koku var ama rahatsız edici değil. Fesleğen ve Bergamut (Bergamot) yılların verdiği değişime uğrayanlardan olmalı ve diğer koku notalarının çoğu da..

Bu parfümü Aramis severler mutlaka denemeli am günümüz versiyonları henüz denemedim. Şişesi de oldukça güzelmiş ilk versiyonun.. Genel olarak tütsü, sümbül, meşeyosunlu bir koku. Denedikçe yazarız inşallah :) .

Fragrantica.com alıntı : '' "Vent Vert by Pierre Balmain is a Floral Green fragrance for women. Vent Vert was launched in 1947. Vent Vert was created by Germaine Cellier for Pierre Balmain. The fragrance was re-introduced in 1991 with reformulation completed by Calice Becker. Another formula was produced by Nathalie Feisthauer in 1999." - a note from the brand.

" Pierre Balmain'den Vent Vert, kadınlar için Floral Yeşil bir koku. Vent Vert 1947'de piyasaya sürüldü. Vent Vert, Germaine Cellier tarafından Pierre Balmain için yaratıldı . Koku, 1991 yılında Calice Becker tarafından tamamlanan reform ile yeniden tanıtıldı. 1999'da Nathalie Feisthauer tarafından üretildi. " - markadan bir not. ''
Eline sağlık abi, 1991 sonrası reformüleler oldukça farklı, kalitesi düşmüş ve çok daha basit bir yapıya çevirmişler :). Orijinal kompozisyon dediğin gibi uniseks ve daha kompleks.
 

UmutAras

Meşe Yosunu
İlk defa Nishane - Muskane denedim denemeseydim keşke suyun içine atılan vitamin tabletleriyle birebir aynı kokuda açılış sonra hacışakir sabuna Evrilme en sonda feminen tatlı bir bitiş kullanmayın kullandırtmayın :)
 

baykalbul

Tanınan Üye
İlk defa Nishane - Muskane denedim denemeseydim keşke suyun içine atılan vitamin tabletleriyle birebir aynı kokuda açılış sonra hacışakir sabuna Evrilme en sonda feminen tatlı bir bitiş kullanmayın kullandırtmayın :)
Aslında Vitamin tablet kokusunu severim, Turunçgilli turunçgilli :D . Sabun da güzeldir. Feminen kısım olmasa da olur :D . Tabi bu kokuların doğal verilip verilmediği çok önemli :) .
 
Tom Ford Tobacco Oud: Açılıştaki viski neyse ki pek zorlamadı, kısa sürede sessizleşiyor. Kuru ve buruk tütünle birlikte biraz funky öd geliyor burnuma. Tütün çok gerçekçi, çocukken gittiğim Tekel sigara fabrikasını hatırlattı bana. Tatlılık hep var, ama tarçın baskın değil bence, vişne reçeli tatlısı bu, çok hafif ekşili, tütün cherry pipe olabilir mi? Kullandığım tıraş sabunlarından Wholly Kaw Merchant of Tobacco ve Stirling Agar akla geldi hemen. İlki tatlılığıyla TO’ya daha yakın olmuş koku profili olarak. Genel olarak beğendim, hatta kompozisyonunu daha çok sevdiğim tütün parfümleri – Jeke & Journey – olmasına rağmen tütün notasını en çok sevdiğim bu oldu (y)

Houbigant Fougere Royale: Eski kafa açılıp gittikçe modernleşiyor. Açılışta narenciye yanı sıra ilaçsı/sentetik biberiye var gibi geldi, ilerledikçe keskin otlar azalıp yumuşak yeşillik artıyor. Zaman zaman papatya ve karanfil kokuları geldi, ancak genelde sardunya ve meşe yosunu algıladım, dipte de pudralı paçuli. Yayılım ve kalıcılık bende az oldu, 4-6 saat sonra bilek burna değince koklayabildim. Güzel kompozisyon ama beni heyecanlandırmadı, fujer benim tarzım değil galiba :unsure:

Tom Ford Ombre Leather: Kremsi pürüzsüz deri. Hayvansı değil, karanlık/gölgeli de değil bence. Yasemin bana fazla geldi, bekledikçe de ambersi tatlılık geliyor. Koku yoğunluğuna rağmen bence uniseksin feminen tarafında, bir Harley’cinin siyah ceketi değil şehirli genç kadının vaketa makyaj çantası olmuş :p
 
Must de Cartier Pour Homme Vintage

Klasik eski kafa bergamot-karanfil açılışı, acı turunç kabukları ve bergamotun çiğ mint havasıyla aromatik bir başlangıç. Metalik his taşısa da açılışı gayet kaliteli, ama benzersiz değil. Çok kısa süren açılışın ardından altlarda hissedilen dolgun, kararında tatlı ve kararında pudralı, odunsu dokunan ılık vanilyaya eşlik eden hem acı hem de fazlasıyla tatlı tonlar taşıyan, tozlu, fakat katılaşmış bir toz kadar yoğun ve boşluksuz, fazlasıyla gerçekçi, arasıcak olarak sunulan topak toprak bir tarçın mevcut.

Açılıştaki turunçların asitinin kaçmasıyla birlikte sakinleşen yeşil yapıda hissedilen, herbal ve yabani yönü fazlasıyla kuvvetlendirdiğini düşündüğüm defne, çay ve kişnişten, kendine ayrı bir çizgi oluşturmuş Obsessionımsı bir akor hissedilmekte. Arasıcakla harmanlanmış ve yabani herbal yapı ile süslenmiş ana yemek de sanırsam bu kısım. Bu iki yapı arasında çizgi görevi gören serin, buruk ve mayhoş bir kısım da mevcut. Bu kısmı pek yakalayamadım, detaylandıramıyorum.

Ek
Geçişleri fazla bekleyemeden duşa girdim maalesef. Suyun bileğime değmesi ile birlikte yükselen paçuli oldukça şaşırtıcıydı yalnız. Fazlasıyla topraksı, hatta çamursu, herbal, kirli ve acı. Sağnak yağmurlu havada artık çamurlaşmış ve seyrek yeşil otlarla donanmış bir bağ bahçe bir şeyde botlarımla yürüyorum. Bastıkça zemin ayağıma göre esniyor ve ayağımın izi zeminde kalıyor; zeminden bir parça da botumun tabanında. Seyrek otlardan kopmuş birkaç parça ile. Hemen bi düzlüğe çıkıyorum ve ayağımı köşesi düz ve ince kesitli bir mermere siliyorum. Evet işte orada kalan dışkımsı görünümlü çamur kokusu bu. Earthy kavramının çok net bir karşılığı. Su temas ettirmeyip geçişleri karıştırmasaydım bununla karşılaşır mıydım, deneyeceğim.

Must de Cartier Pour Homme her ne kadar bana öğrenci evinde kireçten sararmış ve asla temizlenemeyen çaydanlığımızda evde kıyıda köşede ne baharat ot bulduysam içine boca ederek demlediğim aşırı niteliksiz çaylarımı ve Obsession bazlı bir Jagermeister’ ı hatırlatmış olsa da bunların dışında teknik olarak değerlendirirsek; hem retro hem de milenyum, hem yaşlı hem de genç. Hatta tüm bunların arasındaki bir köprü.

Retro demişken

 

Suox

Meşe Yosunu
Must de Cartier Pour Homme Vintage

Klasik eski kafa bergamot-karanfil açılışı, acı turunç kabukları ve bergamotun çiğ mint havasıyla aromatik bir başlangıç. Metalik his taşısa da açılışı gayet kaliteli, ama benzersiz değil. Çok kısa süren açılışın ardından altlarda hissedilen dolgun, kararında tatlı ve kararında pudralı, odunsu dokunan ılık vanilyaya eşlik eden hem acı hem de fazlasıyla tatlı tonlar taşıyan, tozlu, fakat katılaşmış bir toz kadar yoğun ve boşluksuz, fazlasıyla gerçekçi, arasıcak olarak sunulan topak toprak bir tarçın mevcut.

Açılıştaki turunçların asitinin kaçmasıyla birlikte sakinleşen yeşil yapıda hissedilen, herbal ve yabani yönü fazlasıyla kuvvetlendirdiğini düşündüğüm defne, çay ve kişnişten, kendine ayrı bir çizgi oluşturmuş Obsessionımsı bir akor hissedilmekte. Arasıcakla harmanlanmış ve yabani herbal yapı ile süslenmiş ana yemek de sanırsam bu kısım. Bu iki yapı arasında çizgi görevi gören serin, buruk ve mayhoş bir kısım da mevcut. Bu kısmı pek yakalayamadım, detaylandıramıyorum.

Ek
Geçişleri fazla bekleyemeden duşa girdim maalesef. Suyun bileğime değmesi ile birlikte yükselen paçuli oldukça şaşırtıcıydı yalnız. Fazlasıyla topraksı, hatta çamursu, herbal, kirli ve acı. Sağnak yağmurlu havada artık çamurlaşmış ve seyrek yeşil otlarla donanmış bir bağ bahçe bir şeyde botlarımla yürüyorum. Bastıkça zemin ayağıma göre esniyor ve ayağımın izi zeminde kalıyor; zeminden bir parça da botumun tabanında. Seyrek otlardan kopmuş birkaç parça ile. Hemen bi düzlüğe çıkıyorum ve ayağımı köşesi düz ve ince kesitli bir mermere siliyorum. Evet işte orada kalan dışkımsı görünümlü çamur kokusu bu. Earthy kavramının çok net bir karşılığı. Su temas ettirmeyip geçişleri karıştırmasaydım bununla karşılaşır mıydım, deneyeceğim.

Must de Cartier Pour Homme her ne kadar bana öğrenci evinde kireçten sararmış ve asla temizlenemeyen çaydanlığımızda evde kıyıda köşede ne baharat ot bulduysam içine boca ederek demlediğim aşırı niteliksiz çaylarımı ve Obsession bazlı bir Jagermeister’ ı hatırlatmış olsa da bunların dışında teknik olarak değerlendirirsek; hem retro hem de milenyum, hem yaşlı hem de genç. Hatta tüm bunların arasındaki bir köprü.

Retro demişken

Çok güzel anlatmışın Gökay bey kardeşim ellerine sağlık.
 
Serge Lutens Jeux de Peau

Evdeki fırında kızarmayı, kabarmayı bekleyen poğaça, kek, kurabiye. Un, şeker, tuz. Üç beyaza dair her şey. Poğaça ev yapımı olduğu için köşelerindeki boyut uyumsuzluklarından dolayı oluşan kalın kenarlarda toplanan aşırı yağ ve diğer etli kısımlarına oranla daha kızarmış olan kısmın koyu ve sert tonları. Muhtemelen bu kısmın poğaçanın zemini olan yağlı kağıt üzerinden spatula ile derin girilerek alınması gerekecek. Ayrıca bu poğaça beyaz susamlı. Bunun yanında; İngilizler için Beş, Türkler için Pazar günü 3 olan çay saatine yetiştirilmek için biraz aceleye gelmiş ve fırından erken alınmış, ağıza atıldığında homojen olmayan çiğ hamur ve un tatları içeren, havuçlu meyvemsili kek. Muhtemelen kek kalıbını iş bittikten sonra bir müddet sıcak suda bekletmek gerekecek. Ve bunlara ev sahipliği yapmış fırının fanından gelen sıcak hava.

Notalarla birlikte okumanın anlamsız olduğu bir koku olmasına rağmen bahsettiğim yağlı kısımların ve beyaz susamların yerini florale yakın bir hindistan cevizinin tuttuğunu ve yumuşak meyveli nüanslarıyla bana annemin keklerine tatlandırıcı olarak kattığı meyve sularını hatırlattığını da eklemeden geçemeyeceğim. Bu arada açılışındaki sivri kısmın House of Matriach She’ ye fazlaca ilham olduğunu da düşündüğümü de söylemeden edemeyeceğim. İki kokuyu da deneyenlerden ufak bir yorum bekliyorum bu konuda.

Çok beğendim bunu.

 
Phuong Dang The Calling

Parlak karamelize şeker, şeftali suyu, kadife temiz tatlı ve cıvıl cıvıl aldehit yada çiçeklerle Thierry Mugler Angel’ a ufak bir selam vererek açılıyor. Çok geçmeden hissedilen ve kokunun ana rolü olan puro tütünü Angel’ vari açılışa katılıyor. Buradaki tütün de tanıdık. Evet, Pure Havane tütünü bu, fazlasıyla aynılar. Aşağı yukarı 20 dakika kadar süren bu “Gurmelere Saygı Kuşağı” sonrası asıl oyun başlıyor. Kuruyup çikolatalaşan puro tütünü ve akabinde hissedilen fazlaca kuru tensel hafif tatlı tozlu baharatlarla ayrı bir temaya taşınıyor. Açılışta neredeyse Thierry Mugler sentetikleri ile birebir olan yapay histen neredeyse eser yok. Şeftali suyu hissinin de kuruyup tütün eksenine yerleşmesiyle hissedilen sıcak azıcık boozy hava ve tensel baharatlar ki aralarında en çok hissedilen Bertrand Duchaufour ile bütünleşmiş lezzetli, buruk kabuksu kakule ile kendi özgün gurmeliğini yaratıyor. Cıvıl cıvıl açılışın ardından bu düşüş için fazla olmasa da hafif karanlık bir gurme yakıştırması yapabilirim. Kuru, tensel baharatlara gömülen ve artık çok da hissedilmeyen çikolatalı puro tütünü ile net anlayamasam da belki kuru misk olduğunu düşündüğüm gövde ile tenden uçuyor.

Açılışında barındırdığı Angel ve Pure Havane hareketleri ile “Hayır olamaz, bu olamaz.” dedirtse de daha sonra onların ufak bir selam olduğunu göstererek ters köşe yapan bir Bertrand Duchaufour kokusu The Calling. Milad ve Kült gurmelerin şıngır şıngır, cıvıl cıvıl temaları alınıp daha sonra onların burkulması durumu. The Calling bana İndie, Chillwave gibi müzik türlerinin son zamanlar olmazsa olmazı haline gelmiş gitarlar ve synthesizerlarla bolca kullanılan Tremolo efektini hatırlattı. Bu müzik türlerinde kullanılan akor ve melodiler bu efekt olmadığında gayet şıngır şıngır, neşeli şeylerdir. Fakat bu efekt işin içine girince anlamsız, güvensiz ve karanlık saykodelik bir rüya, hayal hissi oluşturur. Evet benim gözümde de The Calling ile Duchaufour eski gurmelerin belirgin özelliklerini alıp bu efekt ile tekrar yorumluyor. Yani umarım öyle bir şey amaçlamıştır.

 
Bruno Fazzolari - Corpse Reviver

Kimyon, Şeftali ve Şeftali Suyu, Kahve(Hem Latte Hem de Filtre, Hem de Yeni Çekilmiş Kuru Kahve), Parlak, Kristalize Şeker Taneleri ve Yanık Yapışkan Karamelize Şeker, Bitter Çikolata, Kimyonla gelen tozlu plastiğimsi kuru deri, Big Babol Sakızı ve Ağızda Patlayan Şeker.

Notalarına bakmadan kör denememde bana çağrıştırdıkları bunlardı, gerçi notalarına baktıktan sonra da o piramitteki hiçbirini çağrıştırmadı bende. Bu ilk denemeydi, devam edeceğim. Sanki Jeux de Peau’ dan bir şeyler var gibi de hissettirdi bana, bilmiyorum. Nefis bir gurme, bayıldımm. Tekrar deneyeceğim!
 

Suox

Meşe Yosunu
Son bir kaç haftadır denediğim birkaç koku oldu ama fırsat bulup yazamamıştım.

-Amouage İmitation,Açılışı ve kalp notaları çok ince ve naif, romantik koku tanımını tam olarak karşılıyor Türk gülü çok rafine ve baskın kullanılmış sevdim, dışarıya verdiği hissiyatı da beğendim,çevremden de olumlu not aldı,sadece dip notaları biraz sert deri,vetiver,mür,paçuli ve kunduz,birlikteliği bana hitap etmedi,yinede çok rahatsız edici değildi zaman verilebilir,üstü çizilip atılacak bir koku değil,genel beğeniye de uygun olduğunu düşünüyorum.
-Amouage Portrayal,3 nota üzerine yapılmış Farklı bir koku benim çok tarzım değil ama özgün buldum ilerleyen zamanlara tekrar denemek için elimin altında bulunduracağım.
-Amouage Bracken Man,Beklentiyi yüksek tuttuğum bir fujerdi ama karşılayamadı,belki beklentimin yüksek olması bu hususta etkilidir,en beğendiğim yönü Karanfil çok rafine geldi sonrasını sıradan buldum ayrıca kalıcılığı bir Amouage için çok zayıf.
-Amouage Dia Man,Kokuya söylenecek hiç bir şey yok bana hitap eden bir koku,eski odunsu şiprelerden izler taşıyor,orta kısmı Belami ile kısmen benzer,aynı zamanda erkeksi kullanılmış çiçekler ve tatlı baharatlar ile genel beğeniye oynuyor kararında kullanılmış tütsü sevmeyenler için bile rahatsız edici değil burnumun çok duyarlı olduğu vetiveri ben hissedemedim,kaliteli,erkeksi bir koku isteyenler düşünebilir,en üzücü tarafı yayılımının zayıf olması.
-Hdp 1899, İris,portakal çiçeği,amber,vanilya ve tarçın kompozisyon bayağı karışık,hepsi ayrı ayrı baskın olan notaların kompozisyon olarak uyumlu hale getirilmesi güç diye düşünüyordum beklediğim gibi çıktı pek başarılı değil boylarından büyük işe girmişler altında kalmışlar gibi.
-Pdm Percival, Chanel platinum egoiste,Mfk Amyrs tarzı bir koku,birebir benzemeselerde tarz olarak aynılar.Ne çok alıcısı varmış bu traş köpüğü tarzının gündemden hiç düşmüyor.
-Pdm Layton Exlusive, Bir Layton sever olarak Exlusive’i çok başarılı bulduğumu söyleyemem Aventus da Cologne neyse bence Layton da Exlusive o Laytonun yerini dolduramaz benim için, Pdm Kalan ile Layton karışımı gibi olmuş,açılışı Layton ile neredeyse aynı sadece Layton da olan çiçeksi,meyvemsi tatlılık alınmış bir miktar sertlik katılmak istenmiş ama başarılı olunamamış arasatta kalmış,kötü diyemem ama takdir de edemem.
-Fm Dries Van Noten, Açılışındaki limon ve bergamot çok keyifliydi,Sandal ile hiç anlaşamadım ama ön yargılı olmamak adına denemek istedim sonuç değişmedi,yinede genelde kullanılan bir çok sandala göre çok daha kullanışlı ve gerçekçi,aynen büyüklerimizin saksılarında olduğu gibi.
-Kilian Moonlight İn Heaven, Çok sevdim bu kokuyu
feminen tarafa daha yakın olması hatta direk feminen olması bile buna engel değil kendimi alamıyorum koklamaktan,kısa süren citrus notalar ve baharatlar ile açılıyor,yasemin ve zambak ile devam ediyor,çiçekler tatlı ve keskin değil,normalde yasemin ile aram hiç yok ama burada o kadar güzel kullanılmışki sanki direk yaprağı kokluyorsunuz,yine zambakta aynı şekilde,alttan hafif mango yine tatlı değil,çok net olmasada destek olarak bir miktar hindistan cevizi kesinlikle viw aklınıza gelmesin,tonka kararında hiç sırıtmıyor iç gıcıklamıyor.
Yasemin ve tonka aynı parfümde bir aradaysa ben orada yokum normalde ama bu koku ön yargılı olmamak gerektiğini bir kere daha öğretti bana.
Parfümör Calice Becker bundan sonra takipçisiyim.
 
Son düzenleme:
Lartisan Poivre Piquant

Poivre Piquant yoğun, kirli, oldukça hayvansal ve biraz tatlılığı ile metalik sayılabilecek bir beyaz bal ile açılıyor. Bal oldukça kirli, fakat şekerli yönü de köşelerde fazlasıyla mevcut. Kirlilik biraz duruluyor. Kuru ve biraz yanık esmer şeker kıvamlı meyankökü hissediliyor. Bu kısım ile birlikte, balın şekersi yönünün biraz meyankökü ile yanıp kurutulduğu sandalımsı bir yapı ortaya çıkıyor. Bahsi geçen lactonic olarak adlandırılan yapı sanırım burası ve kesinlikle de hakkını veriyor. Üstünde markasının yazılı olduğu jelatini sökülmüş, fakat kırmızı kapağından Coca Cola olduğu anlaşılan 2.5 litrelik plastik şişenin içinde, fazlasıyla tam yağlı köyden ya da pazardan pembe kalitesiz, kanserojen transparan bir poşet içinde getirilmiş taze süt. Daha sonrasında bu süt evdeki en büyük tencerelerden birine süzgeç referansı ile aktarılacak ve kaynatılmaya başlanılacak. Üzerinde toplanan yağlı ve hayvansal kaymak tabakası muhtemelen kahvaltıları kısa bir süre süsleyecek.

Yaklaşık 1 saat sonunda Poivre Piquant’ ı pek göremiyorum maalesef. Süt gövde devam ederken altlarda biraz odun talaşı, metalik sedir, belki. Açılıştaki kirli bal, kaymak tabakaya fazlaca benzemekte. Sütün kaynaması esnasındaki yukarıya doğru yükselen ısı ise galiba lactonic dediğimiz ibarenin karşılığı, açığa çıkarılmış bir süt akoru ile yaratılmış ozon hissi. Balın ve Meyankökünün metalik kirli kesişim noktası da tabii ki tenceremiz. Tüm bunların geneline baktığımızda benim görüşüm, Poivre Piquant belli bileşenlerle oluşturulmuş kocaman bir Misk akoru aslında.

Poivre Piquant çeviri ile edindiğim genelgeçer bilgiye göre Acı Biber demekmiş. Baharatsı izler var, fakat bence yok denecek kadar. Daha odunsu oryantal bir havası var bence Poivre Piquant’ ın. Şu anda ailemin yanında bulunduğum için 2 haftada bir maruz kaldığım ve maruz kalmaktan keyif aldığım süt kaynatma rutinini bana anımsatan Poivre Piquant’ ı denediğim için mutluyum, ama bir çok kişiye de kör alış yapmamasını öneriyorum. Daha tematik bir koku, benim görüşüm.
 
Son düzenleme:

asaid

Meşe Yosunu
Olympic Orchids - Blackbird

2014’ün Art and Olfaction Awards finalisti, böğürtlenli ballı-vanilinli koku :) ilk andan itibaren böğürtlen baskın, arkasından sedir hissediliyor. Yakından kokuyu içine çekince genizde tatlılığını hissediyorsunuz, sanki böğürtlenli reçel yemiş gibi bir his. amber koyu şekilde yok, tatlılığı arttırmada vanilya baskın şekilde destekleyici, drydownda çimensi bir doku da var. çam reçinesi kullanılmış ama daha çok yeşil aromasını hissediyorum. her hakukarda baştan sona böğürtlen ön planda. aşırı güçlü bir koku, sadece nokta kadar sürdüğüm halde yayılım yapabiliyor. parfüm olarak kullanmak yürek ister, herkes kullanamaz ama bana kalırsa koku olarak çoğu sevecektir. himalaya böğürtleni kullanılmış nornalinden farkı nedir bilemiyorum. meyveli gourmand sevenler beğenecektir, benim için denemelik.