İlk Defa Deneme Fırsatı Bulduğunuz Parfümler

YILKANT

Administrator
Yönetici
Memo Oriental Leather

Soyutça çimenlerin arasında soğuk, pudralı ve temiz, anason serinliğinde güçlü bir lavanta ve tatlı kremsi minik vanilya bulutu ile oluşan aldehidik yasemin ilüzyonu, Must de Cartier Pour Homme baharatları, şerbetsi benzoin ılıklığında transparan amber akoru ya da benzeri bir şeyler. Drydown’ da, kurutulmuş melankolik samansı papatyalar ve buruk ıhlamur yaprakları.

İçine girilmesi gerçekten çok zor bir koku Oriental Leather, hatta direkt girilemiyor, çünkü erişim izni yok. Tekil olarak algılanamayan, fakat bir şekilde ben buradayım diyen; sedirsi, sandalsı, ambersi, iso e super gibi transparan ve ılık, MFK tarzı çeşit çeşit sentetik bileşenlerle örülmüş bir kale diyebilirim Oriental Leather için. Mesela aranızda mesafe varken nemli topraksı bir paçuli yayılımı mevcut; yaklaştığınızda ise bunun bir yanılgı olduğunu farkediyorsunuz ve karşınıza şekersi ılık ambersi bir gövde çıkıyor, yaklaşıyorsunuz ve o da puff.

Bazen lavanta bezeli fujer izler taşıyor, bazen de Giorgio Beverly Hills for Men, Jacques Bogart One Man Show gibi aldehit tabanlı retro maskülenlerin aldehit sarmalları içinde yüzen ardıç, muskat, kakule gibi aromatik tatlı baharatlı karakterlerinden anımsamalar yapıyor. Bazen de Must de Cartier Pour Homme gibi baharatlı bir çaya dönüşebiliyor, ya da güncel olan Robert Piguet Baghari’ deki sevmediğim aldehidik köpüksü yasemin formunda bana; yeni temizlenmiş banyo derzlerindeki birikmiş temizlik kimyasalı kokusu ambiyansı yaşatıp tiksindiredebiliyor. Ardıçtan olsa gerek ki, Memo’ nun meşhur serisinin en naif üyesi Irish Leather ile arasında ufak benzerlikler de hissediliyor Oriental Leather’ ın, özellikle de barındırmadıkları derileri benziyor ama.

Anlaşılacağı üzere oldukça soyut katmanlar barındıran bir üye Oriental Leather. Bu da onu koklanabilir olmasından daha çok kullanılabilir kılıyor. Hiç şüphem yok ki, kullanana anosmi yaratan katmanları çevreye bir o kadar yayılacak, bir o kadar da beğeni kazanacaktır. Bu arada tüm bunları görmezden gelerek net olarak söyleyebileceğim şey ise; Oriental Leather’ ın toplanıp güneşte kurutulmuş mayıs papatyalarının, ıhlamur yaprakları ile birlikte French Presste demlenmiş bir tür çiçek çayı olduğudur ya da bir çeşit MFK ve Memo’ nun Irish Leather ortak yapımı olduğu. @YILKANT Yılmaz Abiye de çok teşekkür ediyorum tabii :)
Kalemine sağlık. O kokuyu bana da sağolsun @Suox Süleyman kardeşim göndermişti. Bir dekant böyle çok verimli oluyor işte. :)
 

Suox

Meşe Yosunu
Memo Oriental Leather

Soyutça çimenlerin arasında soğuk, pudralı ve temiz, anason serinliğinde güçlü bir lavanta ve tatlı kremsi minik vanilya bulutu ile oluşan aldehidik yasemin ilüzyonu, Must de Cartier Pour Homme baharatları, şerbetsi benzoin ılıklığında transparan amber akoru ya da benzeri bir şeyler. Drydown’ da, kurutulmuş melankolik samansı papatyalar ve buruk ıhlamur yaprakları.

İçine girilmesi gerçekten çok zor bir koku Oriental Leather, hatta direkt girilemiyor, çünkü erişim izni yok. Tekil olarak algılanamayan, fakat bir şekilde ben buradayım diyen; sedirsi, sandalsı, ambersi, iso e super gibi transparan ve ılık, MFK tarzı çeşit çeşit sentetik bileşenlerle örülmüş bir kale diyebilirim Oriental Leather için. Mesela aranızda mesafe varken nemli topraksı bir paçuli yayılımı mevcut; yaklaştığınızda ise bunun bir yanılgı olduğunu farkediyorsunuz ve karşınıza şekersi ılık ambersi bir gövde çıkıyor, yaklaşıyorsunuz ve o da puff.

Bazen lavanta bezeli fujer izler taşıyor, bazen de Giorgio Beverly Hills for Men, Jacques Bogart One Man Show gibi aldehit tabanlı retro maskülenlerin aldehit sarmalları içinde yüzen ardıç, muskat, kakule gibi aromatik tatlı baharatlı karakterlerinden anımsamalar yapıyor. Bazen de Must de Cartier Pour Homme gibi baharatlı bir çaya dönüşebiliyor, ya da güncel olan Robert Piguet Baghari’ deki sevmediğim aldehidik köpüksü yasemin formunda bana; yeni temizlenmiş banyo derzlerindeki birikmiş temizlik kimyasalı kokusu ambiyansı yaşatıp tiksindiredebiliyor. Ardıçtan olsa gerek ki, Memo’ nun meşhur serisinin en naif üyesi Irish Leather ile arasında ufak benzerlikler de hissediliyor Oriental Leather’ ın, özellikle de barındırmadıkları derileri benziyor ama.

Anlaşılacağı üzere oldukça soyut katmanlar barındıran bir üye Oriental Leather. Bu da onu koklanabilir olmasından daha çok kullanılabilir kılıyor. Hiç şüphem yok ki, kullanana anosmi yaratan katmanları çevreye bir o kadar yayılacak, bir o kadar da beğeni kazanacaktır. Bu arada tüm bunları görmezden gelerek net olarak söyleyebileceğim şey ise; Oriental Leather’ ın toplanıp güneşte kurutulmuş mayıs papatyalarının, ıhlamur yaprakları ile birlikte French Presste demlenmiş bir tür çiçek çayı olduğudur ya da bir çeşit MFK ve Memo’ nun Irish Leather ortak yapımı olduğu. @YILKANT Yılmaz Abiye de çok teşekkür ediyorum tabii :)
Ellerine sağlık Gökay bey kardeşim.

Nicolai Patchouli intense denemişmiydin?

Bu koku onun daha baharatlı,biraz daha ışıltılı ve kompleks hali şeklinde yorumlamıştım ben,malzeme kalitesi de yadsınamaz.
Sardunya ön planda,paçuli ve lavanta ona eşlik ediyordu.
Ben sardunya ile çok anlaşamadığım için bir arkadaşa verdim,
Denizden babam çıksa yerim misali,Memo’dan ne çıksa denemeye çalışıyorum :)
 
Son düzenleme:
Ellerine sağlık Gökay bey kardeşim.

Nicolai Patchouli intense denemişmiydin?

Bu koku onun daha baharatlı,biraz daha ışıltılı ve kompleks hali şeklinde yorumlamıştım ben,malzeme kalitesi de yadsınamaz.
Sardunya ön planda,paçuli ve lavanta ona eşlik ediyordu.
Ben sardunya ile çok anlaşamadığım için bir arkadaşa verdim,
Denizden babam çıksa yerim misali,Memo’dan ne çıksa denemeye çalışıyorum :)
Onu maalesef henüz denemedim Süleyman Hocam. Ben de içerik olarak beğendim dediğiniz gibi, zaten %60 oranında falan oryantal fujer olduğunu da söyleyebiliriz Oriental Leather’ ın, bahsettiğiniz notlarla şekilleniyor genellikle dediğiniz gibi. Nicolai Patchouli Intense denediğimde karşılaştırma yapmaya çalışırım. İlk denediğimde net olarak Papatya Çayı kokuyordu Oriental Leather, hatta bir kafede falan denk gelirseniz, çayı içtikten sonra Press’ i kaldırın ve serverın dibine sıkıştırılmış Papatyalardan yükselen sıcak buharı koklayın, muhtemelen size Oriental Leather’ ı anımsatacaktır :) Muhtemelen içinde fazlaca coumarin gibi bileşenlerden de var ki, o fujersi, samansı buruk hissi o sağlıyor. Size de çok teşekkür ederim bu arada dekant için :)

Kalemine sağlık. O kokuyu bana da sağolsun @Suox Süleyman kardeşim göndermişti. Bir dekant böyle çok verimli oluyor işte. :)
Ahah kesinlikle :ROFLMAO: Teşekkür ederim Yılmaz Abi tekrar :)
 
EldO Putain des Palaces

Şarap, şampanya ve ruj izleri arasında; zencefil, kimyon, zerdeçal gibi oldukça kirli ve patates kabuğu kadar sert, tatsız buruk baharatlarla temellenip, oldukça kirli, endüstriyel izler taşıyan maskülen çiçek yaprakları ile bezenmiş fazlasıyla sert maskülen bir mazotlu deri akoru. Oldukça feminen, ama içinde bir o kadar da maskülen. Cronenberg’ in hastası olduğum Crash’ ını anımsatan; mekanik, şehvet, arzu ve beden bütünleşmesinin şişelenmiş hali. Tek sıkımlık hakkım olduğu için kendimi yiyorum şu an. Rien, Tom of Finland’ la falan yeterince asabım bozulmuştu zaten, hiç gerek yoktu gece gece. Neyse elinde olup da paylaşmak isteyen olursa

 
Tom Ford London

Tuzlu - Tatlı karışık tütsülenmiş baharat cümbüşü ve Castoreum’ vari misksi, dumanlı, kösele deri akoru ile başlıyor London. Baharatlardan; kirli ve kuru tensel kimyon, hafif yeşilsi sivri burukluğu ile kişniş daha ön planda, gövdede ise oldukça kuru ve ferah, hafif tatlı kabuksu kakule izleri var, fakat bunun kişniş kaynaklı mı olup olmadığını kestiremiyorum. Hatta kişniş bile kakule kaynaklı olabilir, ikisi de olmayabilir. En iyisi aklınızda tütsülenmiş genel bir baharat akoru canlanması galiba, kesinlikle bir baharat adı vereceksek; kimyon diyelim o zaman. Evet, çünkü gerçek bir kimyon bombası London. İlk birkaç denememde ilk yirmi dakikasıyla kimyon kaynaklı çok zorlamıştı beni hatta, ama tuhaftır giydikçe açılan bir koku London. İlk denemelerimdeki hayvansal kimyonlu dayak gibi açılışını artık istesem de bulamıyorum maalesef. Evet, toparlayacak olursak; tatlı, tuzlu ve tozlu, kuru, kirli, sıcak ama ferah olarak sıfatlanabilecek geniş skalalı ortadoğu esintili tütsülenmiş baharatlar ve terli misk tabanlı, dumansı kösele deri akoru olarak bahsedebiliriz açılışından.

İlk yarım saati biraz sert geçirsek de, balzamik yönü daha da güçleniyor London’ ın, hatta o genel kabul gören yumuşacık balzamik kokulardan birine dönüşüyor. Artık yeterince dinlenen tütsülü baharatları ile Serge Noire’ vari şöminelik cilalı ahşaplar (zararlıdır aslında) bütünleşiyor. Gövdede şişerek oluşan; tatlı reçineler ve laden bazlı fazlaca plastik amber akoru ile mevzu bahis baharatların kesişimi ile de London’ ın balzamik yönü oluşmuş oluyor. Buradaki yapı oldukça fenolsü, hatta kokladıysanız; sıkma (çakma) kehribar tesbihlerin buhar ya da farklı bir kaynakla ısı ile reaksiyonu durumundaki koku salınımı ile oldukça benzer ki, fenol kokusunun da bizzat kendisidir bu durum.

Evet, London; oryantal baharat cümbüşüyle, hayvansal miskli plastik ve kösele derisiyle ve tatlı balzamik yönüyle alışılagelmiş Tom Ford çizgisinin oldukça dışında bir Tom Ford, hatta benim en beğendiğim Tom Ford. Bahsettiğim balzamik profilin içinde tatlı vanilya, tütün, sandal gibi “soyutça” izler bulmuş olsam da, yazıyı sulandırmamak için bunlardan bahsetmek istememiştim. İlk yarım saati mi yoksa balzamik yönü mü derseniz; ben açılışını daha çok beğendim galiba. Uzun süre aç ve susuz kaldığınızda ağızda oluşan tat ve kokuyu, o dil ve çene etrafındaki yapışma hissini anımsatıyor, hatta plastik yönü; uzun süre tekrar tekrar doldurulup, kafaya dikerek kullanılan 1.5’ luk pet şişenin ağız kısmında oluşan misk kokusu ile de bağdaşıyor aklımda. Bu son yazdığımı umarım kimse tecrübe etmek zorunda kalmaz, ben öğrenci iken mecburi tecrübe etmiştim galiba. Bu arada London aşırı derecede ağız kurutan bir koku, her denememde en az 2 Litre falan su içtim. Deneyecek olanlar hazırlıklarını da yapsın derim. Farklı yorumlara baktığımda London’ ı Londra Metrosu ile bağdaştıranlar olmuş. Harika yakalamış bence, Londra’ da bulunmadım, fakat yaz aylarında Tramvay ve Metro ile ulaşımı fazlaca kullandım. Özellikle Ankara’ daki Batıkent - OSB Törekent metrosunu ilk yapıldığı yıllar kullandıysanız, London’ da benzer izler görmeniz de gayet mümkün.
 
Pazar günü Beymen ziyaretimde birkaç Frederic Malle kokusunu test etme şansım oldu.Bu arada Armada Beymen kozmetik reyonu oldukça iyi bir duruma gelmiş çok beğendim.
Rose&Cuir , Sardunya ve gül baskınlığında,derinin eşlik ettiği tam bir Ellena eseri olmuş. Ellena denilince notaların o bilindik kullanım şekillerinden daha farklı şekilde kullanılmasına alışığız. Burada da benzer bir durum var.Bunun neresinde deri neresinde gül denmiş ama burnum Kelly Caleche'dan idmanlı olduğu için rahatlıkla aldım bu notaları.Evet parfümü Kelly Caleche'a çok benzettim özellikle orta notalarda.Elimde Kelly Caleche olduğu için şu an için almaya değer görmedim ancak ilerde kesinlikle girer dolabıma.
Dans Tes Bras, menekşe,misk,heliotrope gibi notalarla pudralı,yumuşacık,biraz tatlı,biraz soğuk müthiş bir ten kokusuydu.Beni oldukça etkiledi.Sonrasında satın aldım zaten.
Noir Epice, Müthiş bir gül parfümü.Kullanılan baharatlarla yaratılmış olan oryantel hava kimilerine göre fazla arabik bulunsada bence bu temayı avrupa kültürüne çok iyi yedirmiş ünlü parfümör Micheal Roudnitska.Şişeli olarak almak isteyeceğim parfümlerden biri oldu bu da.
 
Son düzenleme:
Nişhane-Anı
İlk defa denemesinde bayadır deniyorum kendisini. Sonuç ne yaparsam yapayım seçemiyorum. İçindeki zencefilden dolayı galiba bu rahatsızlığım. Vanilya-zencefil benim için pek iyi bir içerik değil galiba. Şunuda söyleyim bu parfümü ilk üzerimde denediğimde kapalı bir ortamda rakı içiyorduk baya içmişiz o günde midemi bulanmıştı aşırı derecede istifra etmedim ama keşke etseydim gibi bir andı onunda etkisi olabilir. Tabi performansına malzeme kullanımına geçişlerine lafım yok başarılı bu konularda.
 
Pdm-Carlisle
Öncelikle bu kokuyu yanaklım 3 gün oyunca araştırdım; okudum, videolar izledim vs vs sonunda dekantını temin ettim. Yorumlarda okuduğum kadarıyla şöyle süper böyle süper gibi şeylerle karşılaştım umutluydum; klasik hazin sonuç sonda söyleyeceğim başta söyleyeyim sevmedim. Koku başlangıçta baya etkili bir şekilde açılıyor böyle hafif keskin hafif sert ve acı bir açılış. 30 dk sonra bu sert,acı ve keskin hava yerini tatlı bir elma,vanilya birlikteliğine bırakıyor ama paçulide çok fazla ön planda olmasada yinede orada. Ve parfüm genellikle orta kısmıyla sürüyor ve sonlanıyor çünkü 6 saattir değişmedi kokusu tabi bir sürpriz yapmazsa 🙂. Koku vanilya-elma birleşimi tatlılık ve paçulinin alttan çok hafif rutubetli topraksı dokunuşlarıyla(paçuli kullanımı maskülenlik katsın diye bu şekilde kullanılmış) genel olarak devam ediyor. Güzel mi fena değil çevredeki insanlara bileğimden koklattığımda çok iyi tepkiler aldı. Genel beğenisi yüksek diyebilirim. Performansı üstümde kullanmadığım için net bir şey söylemesemde bileğimden burnuma sürekli gelmesinden dolayı baya iyi olduğunu düşünüyorum. Puanım 6.5/10.
 

baykalbul

Tanınan Üye
NIKOS Sculpture Homme (Vintage) işte bu parfüm hatırladım sanırım. Bu parfümü bana biri sordu, yana yana arıyordu :D eski halini hatırladığım kadarıyla.

Bugün Vintage Silvestre Pino denedim. Harika harika iş. sadece Çam kokusu demek bu parfüme büyük hakaret :D ki çam da güel de bu parfümde bol miktarda Sedir var, o tatlılık en baştan beri duyuluyor, Geri kalan kısım Agua Brava ve ileri de karabiber, Karanfil baharatı tarzı ortaya çıkıyor, Sandal odunu da olabilir ki çok koklamadım bugün sıktığımm yeri dönemsel (Periyod) olarak :D . Vintage Pino harika :) . @Acemiburun hocama teşekkürler :)
 
Son düzenleme:

baykalbul

Tanınan Üye
Konusu tam bura değil ama yazayım bakalım şimdilik buraya :) .. Tatlandırıcı çok güzel bir şey ama doğal olarak gıdayı yemek daha iyi. Bilmiyorum artık dekant parfüm, parfüm içen varsa haha :D :p:p:ROFLMAO: . Aslında içeriğinde aroma doğal olduğu müddetçe herhangi bir içkiyi tadlandırmak güzel de parfümlerde pek çok sentetik madde var koruyucu, stabilazatör(dengeleyici) falan çeşit çeşit ve çok zararlı olur :D .. Ben özellikle süte gülsuyu koyuyorum doğal kimi zaman, harika :D . Tabi gülyağı tekrar tekrar damıtılarak alınmamış yoğun gül gokan gülsuyu :) .. Kahvede çam reçinesi ama özellikle Damla sakızı severim.. Tatlandırıcı aromalar çok güzel bir şey ama doğal olarak gıdayı yemek daha iyi (ki aroma bence parfüm olarak kullanılabilir daha çok (Aroma fazlası yemek olarak zararlı mı bu da araştırılmalı) ve bir içecekte az meyvesuyunu örtmek için konulan aromayı sevmiyorum, özellikle demek istediğim bu idi :) ).. Dediğim gibi ana madde gül reçeli yemek de Gülsuyu yanı sıra güzel olur :) .. Gülsuyu, reçine, damla sakızı reçinesi öneririm. Türkiye'de çıkan damla sakızı acı oluyor ama güzel. Sakız adası falan damla sakızı daha yumuşak ama Türkiye'de de bu tarz olabilir..
 
Son düzenleme:
Sammarco Vitrum

İğne yapraklar, sakızsı reçineler, köri baharatları, çıra ile yakılmaya uğraşılan kömürler ve ilginç bir şekilde asitli mentollü fazlaca ferah citruslar ile pek rastlanmayacak türden bir açılış yapıyor Vitrum. Bunlara ek olarak ardıç benzeri zeytinyağlı, bitkisel bir profili de var. Çok kısa süre sonra tabandan yükselen ve ufak çaplı bir ozon etkisi yaratan tuzlu adaçayı tütsüsüyle; çıra ile yanmakta olan kömürler nihayetinde köze evriliyor. Bayağı bildiğiniz Incendo gibi köz kokuyor Vitrum’ da bu kademeden sonra, evet. Şu anda oluşan profili tanımlamak çok zor. Yayılımda közlü, dumanlı, kasvetli bir yapı mevcutken; içine girdiğinizde Lush Breath of God’ daki okaliptüs benzeri oldukça ferah, taze, mint vetiver havası burada da mevcut. Hatta daha da içerisinde parlak asitli citruslar fazlasıyla net. Noir Reminiscence de olduğu gibi içinize çektikçe farklı karaktere dönüşen bir koku Vitrum. Açılışından etkilenmemek mümkün değil açıkçası. Hiç havası olmamasına rağmen kapalı bir havada çamlık bir alana mangala gitmişsiniz, fakat ateşi yakmayı bilen kimse yok. Çıra kömür az gelmiş, çevreden gazete çer çöp, çam dalları falan ne bulmuşsanız basmışsınız mangalın haznesine, yakmışsınız. Kontrol altına alamamışsınız ateşi; zeytinyağı, kekik, karabiber ile marine ettiğiniz pişireceğiniz her neyse yatıyor kenarda. Siz de çamların arasından kapalı bulutlu gökyüzüne yükselen gri-siyah dumanları izliyorsunuz arkadaşlarınızla.

Kuruduğunda ise oldukça tatlı, hafif derili issi ama fazlasıyla canlı kök vetiver alttan beslendiği tuzlu tütsü dumanı ile keyiflik balzamik bir profile bürünüyor. Hatta neredeyse Guerlain Vetiver kadar canlı bir vetiver profili hakim. Parlak Vetiver formu da çok uzun sürmüyor; açılıştaki kadar olmasa da daha nemli, isli, hafif küflü, bitki sulu bir vetiver profiline evrilip pek de fazla değişmeden düşük yayılımını uzun süre sürdürüyor. En son hali ile Cale Fragranze Mistero’ nun ilk yirmi dakikasına oldukça paralel olduğunu da söyleyebilirim.

Vitrum: oldukça farklı bir şekilde başlayıp; sık rastladığımız balzamik, kasvetli vetiver yorumlarına dönüşüyor. Yine de ilk yirmi dakikası ile kesinlikle denenmesi gereken bir iş. Daha önce sadece Boadicea the Victorious Provocative’ de rastladığım; unlu, kekikli, karabiberli, sumaklı enterasan şekilde fujer hissi yaratan baharat kullanımını yine Provocative’ de olduğu gibi fazlasıyla ilginç ve ilgi çekici buldum. Bu arada Provocative’ deki baharatları kremalı mantar çorbasına benzetmiştim, umarım onun hakkında da bir şeyler gevelerim yakın vakitte. Dekant kapağından da Soivohle Underworld’ ün aynısı sanmıştım, ama ilk on saniye dışında pek de bir alakaları yokmuş. Neyse, Vitrum sonuç olarak ne piştiği belli olmayan bir mangal etkinliği kokusu artık benim için, benzersiz bir yirmi dakika geçirmek isteyen herkese de tavsiye ederim.
 
Pdm Pegasus

Açılışı nispeten ferah bir şekilde yapıyor galiba bergamottan dolayı. Orta kısımlarda erkek parfümlerinde alışık olduğumu lavanta devreye giriyor güzel naif bir lavanta kullanımı iyi işlenmiş. Orta kuşumda parfümün ana karekterini koyan badem de devreye giriyor buradaki badem kullanımı biraz acımtırak. Son kısımda da parfüme tatlılık veren net bir vanilya kokusu var. Bunun dışında ara ara odunsuluk ara ara çiçeksi noktalar var. Parfüm genel olarak güzel bir kokuya sahip. Fena değil ama niş bir parfüm mü bence daha çok tasarımcı tarafa daha yakın bir çalışma. Performans olarak kalıcılığına sözüm yok baya iyi bir kalıcılığı var; yayılım ise ilk 3 saat güçlü sonra tene yaklaşıyor. Benim için kötü bir deneme değilde fena sayılmaz ama şişeli alınacak kadar memnun etti mi beni hayır.
Genel puanım; 7/10(6.5’dan 7 diyelim) 🙃
 

baykalbul

Tanınan Üye
Ünlü eski Kolonya REVE d'Or .. Meşeyosunu, tütün birlikteliği ve tatlılık harika bir şey :) . Benzetmesini daha çok alıyorlar onu da denedim, gerçekten güzel iş. Altın damlası demekti sanırım Reve D'Or :) ..
 

baykalbul

Tanınan Üye
Vintage splitindeki birkaç parfümü kullanıp denedim bugün. Alerjik problemler başta olmak üzere bazı sorunlardan ötürü eskisi kadar iyi koku alamıyorum o nedenle ilk izlenim yapmıyorum uzun süredir, bir de üstüne Cartier de Santos tam bir alerjik patlamaya neden oldu dün, gene de bugün test ettiğim parfümlere kısa bir ön değerlendirme yapmak istedim.

Nino Cerrutti Pour Homme (1979): Çiçeksi maskülen parfüm nasıl olur dersi :). Gerçekten beğendim, oldukça özgün ve dönemin yeşil odunsu ağır toplarındaki karaktere sahip olsa da 1979'a göre oldukça modern ve rakiplerinden başkalaşmayı başarmış. Givenchy Insense gibi parfümlerin atası buymuş meğerse. Yasemin, ardınç gibi kompozisyon dengesini altüst edebilecek tehlikeli notalar çok güzel ve incelikli kullanılmış. Öyle çok değişken bir parfüm değil ama ortaya çıkan akor nefis ve kalıcılık, kalite gibi değerleri de çok başarılı.

Versace L'homme: Adını duysam da bir şey okumamıştım hakkında, notalarında da deriyi falan görünce daha ağır ve tipik döneminin parfümlerinden bir şeydir şekilinde düşünmüştüm ama iyi ki yanlış düşünmüşüm. Gayet kibar, temiz, sükunetli yönleri olan bir kokuymuş; deri falan yumuşak çok keyifli kullanılmış. Yeşilliği sağlayan ana notalardan birinin fesleğen olması da dönemin salt meşe yosunu/kasnı otu ağırlıklı yeşil parfümlerden bariz ayırmış, daha dingin yöne çekmiş, hafif tatlı hoş bir atmosfer sağlamış. Bütünde biraz zayıf ve kısa ömürlü gibi duruyor ama arada böyle koklayıp rahatlamak istenecek bir parfüm bu yüzden ideal buldum. Koku oturduktan sonra belli bir süre için çok net bir vetiver domine ediyor ama notalara yazmamışlar fragrantica'da falan, teessüf ederim :) Nino Cerutti'nin Pour Homme'u gibi L'homme de Versace'ın ilk erkek kokusu, fabrikasyona bağlamadan önce markalar sükse yaratıp kalıcı olabilmek için ilk kokuları üzerinde ekstradan durdukları aşikar. İlk parfümlerden sonra çoğu markanın devamı saldım çayıra mevlam kayıra oluyor, böyle markaların özellikle ilk parfümlerine ve orijinal formüllerine eğilmek lazım.

DK Men Unleaded: Orijinal DK nasıldır fikrim yok denemedim ama onun flanker'ı olan Unleaded benlik olmadığı açık. Ben beğenmedim daha doğrusu bana bir şey hissettirmedi ama genel kullanım için beğenenler olacaktır. 90'ların jenerik koku örneklerinden bence, genç işi, direkt kafada 90'larda pek popülerleşen kot pantolon ceket trendi vesaire geldi :). Benim tarzım değil açıkçası, bu fiyatları hak ettiğini kati suretle düşünmüyorum, şişesinin karizmasından noksan bir koku. Tatlı yumuşak süet etrafında şekilleniyor. Adaçayı falan çok belirgin, severim adaçayı kokusunu falan ama ee yani oldum. Jenerik, gündelik kullanım için iyi alternatif olabilir diğer taraftan ama bence kokuyu derinleştiren dokunuşlara ihtiyaç var. Tam aynı klasman değil ama misal Vintage Bvlgari Black falan daha güzel ve daha kolaya uyguna bulursun. Pahalılığını ve ünlülüğünü sadece kolay bulunur olmamasına ve eksantrik şişesine bağlıyorum :).

Escada Pour Homme: Bu arkadaşta da jenerik doku olmakla beraber Dk'ya nazaran kesinlikle oturaklı ve karakterli bir parfüm,.Unleaded'da olmayan derinlik ve oturmuşluk bunda var, jeneriklik olacaksa böyle olsun işte :). Aslında yıllar önce sürmeli biçimde denemiştim, belki o daha yeni versiyondu bilemiyorum fakat o zaman kötü bulmasam da hiçbir şey hissettirmemişti ama bu deneyimimde sevilebilir ve keyifli buldum, belki aynı esnada denedigim DK'nin yapamadığını yaptığı içindir. Piyasadaki ünlü modern boozy kokuların (Enigma, Baraonda, Apple Brandy etc.) tatlılık dozajını iyi ayarlayamadığını düşünüyorum ama Escada arzuladığıma yakın başarılı ve güzel bir dengeyi yıllar önce yakalamış hali hazırda. Başlangıç baharatlı aromatik fujer kafasında eski ekol; güzel ve kaliteli olsa da benzerlerinden pek farklı değil ama sonrasında içki efekti gelip bu akor üzerinden kendini gösterince gayet dengeli hoş bir birliktelik ortaya çıkıyor. Öyle çok etkilemese bile boozy kısımları koklamaktan keyif aldım. Modern boozy parfümlerinde hissettiğim bir oturmamışlık bu parfümde yok. Bence boozy akoru Sultan Pasha Tabac Grande tarzı sert bir tütünlerle ya da Escada'daki gibi baharatlar, lavantalar temeli üzerine kurulunca daha iyi randıman alınıyor, öteki türlü kaliteli konyak-viski kokusundan ziyade şurup misali likörlere kayıyor mevzu :) Vanilya gibi notalar devreye girdiğinde iyice jeneriklesse de tatlılik ele geçirmiyor. Yani harikalar yaratmasa da güzel bir parfüm.

Calvin Klein Obsession Kadın: Aslında bunu dün sıkmıştım ama hala daha tenimde varlık gösterince bahsedeyim dedim, 80'ler powerhouse örneklerinden gerçekten kuvveti yerinde. Erkek Obsession'a benzerliğini duymuştum duymasına ama çok benzediğine ihtimal vermemiştim fakat vintage CK'lar ekseninde konuşacak olursam benzerlik oranı yüksekmiş cidden, benzeri amber-vanilya-baharat-tütsü birlikteliği var nüanslardan ayrı yollara sapıyorlar, eski versiyon erkek olanı lavanta gibi farklı notalar barındırarak dönenim erkek kokularına dokunuyor vesaire. Obsession aynı zamanda Must de Cartier Extrait'e çok benziyor ama Must de Cartier (Kadın olan) benzer akora galbanum gibi yeşil notaları yedirmesiyle ilginç ve farklı bir yola sapmışken Obsession daha uyumlu ve güvenli bir yoldan ilerliyor, Calvin'in portakalı vesaire daha bol keseden hissediliyor :).

Eline sağlık @Debussy hocam :)

Alerjinin sebebi meşeyosunu bence. @azzura hocam da vintage jazz dan alerji olmuştu vee jazz da meşeyosunu çok bol. Brut madalyonda demek bu yüzden lavanta da tercih edilmiş meşeyosunu yanında, mikrop öldürücü lavanta ve meşeyosunu bozulmasını engelliyor olabilir Lavanta yağı.
 

Debussy

Moderator
Yönetici
Eline sağlık @Debussy hocam :)

Alerjinin sebebi meşeyosunu bence. @azzura hocam da vintage jazz dan alerji olmuştu vee jazz da meşeyosunu çok bol. Brut madalyonda demek bu yüzden lavanta da tercih edilmiş meşeyosunu yanında, mikrop öldürücü lavanta ve meşeyosunu bozulmasını engelliyor olabilir Lavanta yağı.
Meşe yosunlu parfümler bu kadar ciddi tetikleme yapmıyor abi bende, geçmişte de aynısını yaşadığım Slumberhouse Ore var; karabiber, peru balsm veya kullanılan sandal çeşidinden kaynaklıdır diye düşünüyorum, Santos'da meşe yosunu öyle çok baskın değil zaten:) Karabiber en yüksek ihtimal, Santos'da yüksek oranda var çünkü.
 
Yves Saint Laurent Opium for Women Vintage

Kirli karanfil çiçeği, çiğ ekşi asidik citruslar, aldehidik çiçek yaprakları ve tozlu buğulu silik sulu meyveler ile nefis bir açılış yapıyor Opium. Citruslar için; eski kafa asidik maskülen bergamottan ve tatlı portakal kabuklarından bahsedebiliriz. Karanfil çiçeği yine her zamanki gibi oldukça maskülen ve kirli herbal, yeşil çiçek sapı gibi bir formda. Aldehidik çiçekler arasında ise rastlanabilecek en güzel yaseminlerden birini kokluyoruz; pudralı, yumuşakça ve pamukçuklu yapısı ile çiçek yapraklarının kadife dokusunu andıran yaseminin biraz indolik karakterini de yakalamak mümkün. Yasemin yanında bu kadife çiçek yaprağı profilini güçlendiren hafif indolik, ballıca bir sümbülteberden de bahsedebilirim. Meyveler ise oldukça buğulu ve silik. Biraz Mitsouko’ vari tozlu şeftaliden bahsetmek mümkün, fakat Opium meyveleri o kadar karanlık değiller, hatta derinlikli çiçek katmanının bir parçası bile olabilirler. Bunların yanında; köşelerinde sert dönemeçler olan cam bardaklar gibi enterasan kristalize bir yapısı da var Opium’ un.

Pamukçuklu çiçek yaprakları tene çekilirken; karanfil ve tarçın gibi sıcak, kuru, tatlı dolgun dumanlı baharatlar ile derinleşiyor; anasonlu dumanlı bir profile geçiliyor. Baharatları ısıtan metalik reçinelerle yanan bir parlak tatlı sandal tütsüsü var ki muhtemeşem. Chamade ekollerinde ya da Carven Monsieur’ de görebileceğiniz bir sandal tütsüsü bu; ufak bir duman bulutu loopu yaratıyor, solumaya çalıştığınız baharatların üzerini örten ufak bir duman bulutu. Yaseminin yumuşak aldehidik yapısınında gövdeye yaptığı kremsi dokunuş ile Opium’ un meşhur vanilyası oluşmuş oluyor. Tekil olarak bir Vanilya algılanamıyor; Yasemin temelinde toplanan yan oyuncularla dışı serin içi sıcak; dumanlı, anasonlu, ambersi transparan bir Vanilya akoru oluşuyor ve bu Vanilya akoru da Opium’ un karşılığı oluyor. Silinmeye başladıkça yavaşça hissedilen sıcak misk ve artık tamamen indolik olarak çöken yasemin ile biraz hayvansal ve sabunsu bir formda No5’ vari aldehidik bir yapıda Opium tenden ayrılıyor.

Opium Yasemin’ in 10 Numaralı takım formasını giydiği ve baştan sona tüm tarafları beslediği, efsaneleşmiş nefis bir oryantal. Must de Cariter’ e ve onun bağlamında Obsession’ a, Scherrer 2’ ye ve yine onun bağlamında Balenciaga Talisman’ a bir şekilde Opium’ un önayak olduğunu düşünüyorum. Oldukça feminen çiçeksi yönleri olsa da; açılışındaki maskülen herbal ve citruslu yönü ile drydowndaki hayvansal ve indolik nüansları ile günümüz maskülenlerine kuşkusuz taş çıkarır. Soğuk havalar dışında değil giymeyi, denemeyi bile aklınızdan geçirmeyin. Opium bana kristal cam bardaklar, aynalarla örülmüş duvarlar ve o aynalar üzerinden üflenen beyaz dumanlar gibi anlamsız, soyutça şeyler çağrıştırdı. İstediğini çağrıştırabilir, gerçekten kafası nefis bir koku Opium.

 
Son düzenleme:
Chanel Coco Parfum Vintage

Tütsülü karanlık baharatlar ve pudralı-sabunsu oldukça katmanlı sıcacık nefis bir gül ile tokatlı bir giriş yapıyor Coco Chanel. Baharatlar için karanfil ve tarçından sözedebiliriz. Özellikle karanlık karanfili tecrübe ettiğim en iyi karanfil; tütsülü bir formda kupkuru, kesik kesik ve dumanlı mür gibi, biraz da yanık bir profili var, aynı zamanda fazlasıyla canlı, parlak ve tatlı. Pomegranate Noir’ daki karanfili örnek verebilirim benzer form olarak; fakat Coco Chanel’ deki karanfilli baharat akoru onlarca gömlek üstte kalır. Gül ise Coco Chanel’ in başrol oyuncusu, ama genelde köşelerde yayılım gösteriyor. Bazen sabunsu bir formda gül suyu, gül kurusu gibi davranırken bazen de pudralı, yine barındırdığı karanfil gibi kuru ve dumansı bir forma geçebiliyor. Gül ile birlikte yağlı, köksü, şeffaf süsen gölgesi de hissediyorum, fakat bunun gülün katmanlarından birisi olması da muhtemel.

Kısa bir süre sonra karanlık tütsülü baharatlar ve çeşitli reçine dumanları ile birlikte nefis bir amber akoru yükseliyor ve Coco Chanel’ in balzamik evrimi tamamlanmış oluyor. Reçine hissinin yükselmesi ile iyice ısınan, hatta artık fokurdayan sıcak gül ile sarılı amber akoru, içinde fazlasıyla maskülen deri parçaları barındırıyor. Bu karanlık, ağır amber akorunun altında ezilen, reçinelerle pastörize olmuş öyle bir kirli indolik Yasemin var ki tek başına ayrı bir parfüm bile olabilir bu kısım. Bu kısmın adı Aeon 001 bile olabilir hatta.

Beş dakika kadar bir süre bile geçirseniz neden efsaneleştiğini rahatlıkla anlayabileceğiniz, keyfi doruklara çıkaran inanılmaz bir oryantal Coco Chanel. Coco’ nun ten üzerinde tam anlamıyla kimliğini kazanması ile oluşan değişken gülün; sıcak pudralı yapısı ile ruja, daha dumanlı soyutça yapısı ile ruj izine, genel yayılımı itibari ile de şaraba dönüşebildiğini deneyimleyebiliyorsunuz. Hatta geçen haftalar hakkında yazdığım Eldo Putain des Palaces’ ın ilham perisinin de Coco Chanel olması pek muhtemel. Ysl Opium ile Coco Chanel arasında Yasemin ve Dumanlı Reçineli profilleri üzerinden ufak bir bağ yakalamak da pek mümkün, fakat genel profil itibariyle oldukça farklı kokular. Evet, Coco Chanel; parfüm sanatı üzerinden şehvet olgusunun ve “bir femme fatale nasıl kokar” ın mihenk taşlarından. Şarap kadehleri ile ışıldayan dumanlı bir gecenin ardından ten üzerinde kalmış, gizlenmek isteyen bir ruj lekesi ya da yüksek kaliteli bir oryantal olarak değerlendirebiliriz Coco Chanel’ i. Ben Coco Chanel’ i en sevdiğim kadın parfümü olarak zihnimin raflarına kaldırıyorum ve şu soruyu soruyorum: “Bu parfüm ise, öncekiler?”

 
Maher Olfactive - Treachery.. Bol küçük kırmızı meyveli, oldukça keskin bir açılış. Mayhoş ya da tatlıdan çok keskin daha doğru bir kelime. Beklediğim kadar boozy bir taraf bulmadım, hatta bence viskiden de oldukça uzak. İşin ilginç tarafı ise koku biraz zaman geçtikten sonra canavar gibi kayısı kokuyor. Kiste’nin oldukça ufak bir akrabası gibi davranıp, gourmand bir havaya giriyor. Burada o keskinlik yok, yumuşatılmış bir hale bürünüyor. Sonrasında ise değişim göstermeden silikleşip tenden ayrılıyor. Beğeni tarafında çok özel görmemiş olmam bir yana, beklediğimden çok uzak bir profil çizdiğini söyleyebilirim. Ama değişimi ilginç. Kalıcılık ortalama üstü, yayılım iyi.

Beğeni: 6/10
Performans: 8/10
 

YILKANT

Administrator
Yönetici
Maher Olfactive - Treachery.. Bol küçük kırmızı meyveli, oldukça keskin bir açılış. Mayhoş ya da tatlıdan çok keskin daha doğru bir kelime. Beklediğim kadar boozy bir taraf bulmadım, hatta bence viskiden de oldukça uzak. İşin ilginç tarafı ise koku biraz zaman geçtikten sonra canavar gibi kayısı kokuyor. Kiste’nin oldukça ufak bir akrabası gibi davranıp, gourmand bir havaya giriyor. Burada o keskinlik yok, yumuşatılmış bir hale bürünüyor. Sonrasında ise değişim göstermeden silikleşip tenden ayrılıyor. Beğeni tarafında çok özel görmemiş olmam bir yana, beklediğimden çok uzak bir profil çizdiğini söyleyebilirim. Ama değişimi ilginç. Kalıcılık ortalama üstü, yayılım iyi.

Beğeni: 6/10
Performans: 8/10
Ten mi seçiyor acaba diye düşündüm. Boozy yönü bende özellikle ilk bir saat çok fazla oluyor. Diğer arkadaşlar da boozy yönünü çok etkin bulmamışlardı.