Charenton Macerations - Christopher Street

YILKANT

Administrator
Yönetici
#1
Charenton Macerations - Christopher Street

Yaratılış, varoluşla ilgili her tespit tek bir noktada buluşuyor. Hepimiz doğa üstü bir kimliğe sahibiz. Milyarlarca benzersiz canlılarız. Huylarımız davranışlarımız, bakış açılarımız ortak noktalarda buluşsa bile her birey benzersizdir. Sosyoloji bunu anlamlandırmayı hedefleyen bir pozitif bilim değil; bu bilimin konusu bireylerden çok toplumsal davranışlar üzerine kurgulanmış. Oysa bu konu tam bir tüme varım konusu değildir. Biz canlıları hemen hemen sadece cinsiyet ve etnik köken gibi kavramlar ile sınıflandırmaya, ayrıştırmaya çalışsakta; taşıdığımız birer alt kimlik olduğu ve aslolanın benzersiz kişiliklerimiz olduğu gerçeği; bilimsel adlandırılabilecek çoğu tezi çürütmektedir. Yeryüzünde cevabı verilemeyecek çok sorunun olması ve bizi hayrete düşüren her şey yine kişilik kavramından ileri gelmektedir. Tarihin akışını değiştiren her olay; nerdeyse beklenilen dışındaki insan davranışından oluşmaktadır. Konuya bir de bu açıdan bakarsak, yeryüzündeki her insana hatta her canlıya bu dünya için ne kadar anlamlı olabileceğini düşünerek bakarsak dünyanın bambaşka bir yer olacağına hiç şüphe yok. Bu konuda yaşadığımız topraklar nedeniyle çok şanslı olduğumuzu söyleyebilirim. Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş-i Veli gibi kerameti kendinde asla görmeyen felsefe üstadlarının; konuştuğumuz, anladığımız dildeki öğretileri, insana duydukları saygıyı ve bakış açılarındaki güzel gözlerinin, çok yakınımızda olması dünya üzerindeki gerçek şansımız. Tercihlerin, isteklerin, beğenilerin çok çeşitli olduğu dünyada kimseyi tercihi yüzünden eleştirip dışlamak da çok anlamlı bir iş değil. İnsanları oldukları gibi kabullenmek en doğru felsefe olmalı bana göre.

Şimdi diyeceksiniz ki Yılkant niye böyle bir giriş yaptın. Bunları izah etmeye mecburum arkadaşlar. Ben eşcinsel değilim ama İnsanları kökenine, mensubu olduğu etnolojiye ya da cinsel tercihlerine göre ayırmanın yanlış olduğuna değinmek zorundaydım. Zira bugün anlatmaya çalışacağım parfüm adını cinsel tercihi genel kabul görmüş iki cinsiyetten farklı cinsel tercihleri olan insanların bulunduğu bir caddeden alıyor.

Christopher Street Amerikanın New York eyaletinde, eyaletle aynı ismi taşıyan New york city şehrinde Greenwich Village isimli gey mahallesinde bir caddenin ismi. 1970 li yıllarda eşcinsellerin uğradıkları baskılar ve çeşitli cinsel ayrımcılıklar nedeniyle yapılan protestolar sözünü ettiğimiz cadde üzerinden başlayan ve tüm dünyada ses getiren bir eylem şekline dönüştürülmüş. Christopher Street caddesindeki ilk eylemden hareketle tüm Avrupa kıtası üzerinde Christopher street day adı altında LGBT onur haftası etkinlikleri düzenlenmektedir. Bugün tercihi farklı insanları geçmiş yıllara göre fazlaca yadırgamamızın, iş dünyası, sanat dünyası gibi pek çok alanlarda artık gizlenmeden kimliklerini ve kendi tercihlerini, duruşlarını bozmadan yaşayabilmesi belki de o yıllarda yapılmaya başlayan bu protestoların sonucudur. Bazı şeyler toplumumuzda karıştırılmaya devam ediliyor bunu açıkça gözlemliyorum. Fuhuş kavramı ve bunun mesleğe dönüştürülmesi çok eski tarihlere dayanır. Devlet kontrolü altında olmayan fuhuşun her türlüsü dünyanın heryerinde suçtur. Her insanın fuhuş yada para karşılığı cinselliğin satışı işiyle uğraşmadığı gibi her eşcinsel de bu işlerle uğraşıyor algısının ortadan kaldırılması gerekir. Bakış açıları değişirse kabullenmek kolaylaşacaktır. Ve insanların toplum önünde yaşadıkları toplumun kabul göreceği şeyleri belirleyen her düşünce sistemi, kapalı kapılar ardında, kişiye ait ve özel olan şeylerin bu şekilde kalması gerektiği bir düşünceyi de gözetip, toplumda özgürlüklerin ve sınırlarının aşılmadığı çizgide kalması da toplumsal huzurun temelidir. Olayı dini boyutlarda ele almak istemiyorum. Her insan her inanışta, kendi yaptıklarından ve yaşantısından sorumludur.

Charenton maceration Amerika merkezli parfüm butiği. 2012 Yılında Douglas Bender tarafından kurulmuş. Douglas Bender'in marka ismine bakarak kolayca o yaşta olmamasına rağmen 68 kuşağı ruhu taşıyan bir savaş karşıtı olduğunu söylemek mümkün. Douglas Bender tam bir koku sevdalısı. Ünlü burunlardan eğitimler almış bir kimyager. Butik olarak bugüne kadar 3 parfüm tasarlamışlar. İlk parfümleri bugün incelemesini yazdığım Christopher Street. Parfümlerin tasarımlarını Cecile Hua ve Ralf Schwieger yapıyor. Christopher Street in yaratıcısı ise Ralf Schwieger. Parfüm edp formatında ve 30 ml lik basit şişelerde süetten bir bezle sarılmış, silindir bir kutunun içine konmuş bir sunuma sahip. Bir ulak elinde, alıcısına iletilen önemli bir mesaj imajı ile dizayn edilmiş. Kutunun iki tarafında iki kapak mevcut. Alt kapağın hemen üstünde pelur bir paket içine konmuş, gerçek kurutulmuş paçuli yaprakları sürprizi ile ambaljlanmış. Tam da bu yüzden Şişe yerine kokuya odaklanmak gayet kolay oluyor. Sunum açısından kesinlikle niche hatta indie bir butik işi denilebilir bu manada da. Parfüm sadece 2 yerde internet üzerinden alınabiliyor. Luckyscent ve kendi sitesinde 30 ml için 100 usd fiyatla satışta. Ancak sadece Amerika'da satılıyor olması, bizler için ulaşılmasını bir miktar güçleştiriyor.

Christopher Street 2013 yıkında pek çok best of listesinde yer bulmuş; 2014 yılında art&olfaction finalisti bir parfüm.

Parfümün açıklanan notaları:

Üst notalar: Alkol Lime kokteyl, bergamut, acı portakal, deri, tütün

Orta notalar: Karanfil tomurcuğu, tarçın, "dance on skin" aldehiti, portakal çiçeği, karanfil çiçeği

Alt notalar: Meşe yosunu, tütsü, misk, mür reçinesi, paçuli


Koku açıkça notalarına bakıncada koklayınca da parıltılı ışıl ışıl bir chypre. Benzerini görebileceğiniz bir türün mensubu olmasına rağmen ilk spreyden itibaren hiç bir parfümle kıyaslayamayacağınız derecede benzersiz. Açılışındaki sulu turunçgil kokteyli ile deri karışımı net olarak temiz gelecek sanıyorsanız yanıldığınızı rahatlıkla söyleyebilirim. Oakmoss kaynaklı bir gizem kokunun başını geçin şişenin kapağında sizi karşılıyor. Ancak zor giyilebilir bir koku değil kokladığım. Yosun kökenli ve deri destekli, hayvansal bir hissiyatı da olan koku olmasına rağmen; Tam olarak burnunuzu kokudan ayıramayacağınız türde çok klas kokuyor.

Kokunun açılışı gayet canlı sulu ve lezzetli bir turunçgil kokteyli ile yapılıyor. Bu kokteyle deri ve tütün harmanı çok baskılamadan lezzetli bir kıvamda katılıyor. Koku için ne tütün ne deri ne citrus kokusu diyemeyeceğiniz kıvamda güzel bir kompozisyon var üzerinizde. Parfüm bir müddet sonra orta notalara doğru yol alırken, burnunuza yosun çarpıyor. Baştan beri buradamıydı yoksa aradan mı çıkıverdi diye düşünürken, sizi mis gibi tarçın ve karanfilin baharatlı hali karşılıyor. Baharatların rahatsız etmeyen bir yönü var çok keskin değiller. Yine ön plana çıkan bir nota yok. Bir yere yürürsünüz yanınızdaki kişi sayısı artar sonra baştan beri sizinle yürüyenler yorulur arkada kalır sonra ayrılırlar. Bu hissiyat sürekli devam ediyor. Parfümün baş notası veya teması sadece sizsiniz. Yalnız belirtmekte fayda var orta notalara geçişte çok hafif bir metalik hissiyat var. Asidik başlangıçtaki temel notaların aldehite verdiği tepki olabileceğini düşünüyorum. Rahatsız edermi derseniz metal kutu içeceklerden içerken sizi metal kutu ne kadar rahatsız ederse o kadar rahatsız eder diyebilirim. "Dans on skin" isimli aldehit Douglas Bender in parfüme ismini veren caddede bulunan barlar ve gece klüplerinde araştırma amaçlı geçirdiği 2 yıllık çalışmasıyla oluşturulmuş bir aldehit. Ben kabaca bir miktar kimyon misk tuz karışımı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ama aldehitlerin ten seçtiklerini biliyoruz. Bu aldehit Parfüme değişik bir derinliğin yanı sıra mistik bir hava da katmış. Orta notalardaki tüm baharatlar çok burun yormayacak şekilde hafif çiçeksi bir hissiyatla verilmiş. Orta kısımda oakmoss ve çok çok hafif bir deri birlikte baharatlara eşlik ederken hala koklamaya doyulamayan hiç bitmesini istemediğim bir koku oluyor. Alt notalara ilerlerken hafif tatlı bir tütsü ile mür karşılamaya başlıyor. Harman kalitesinin sonucu nota geçişleri çok belirgin olmasada sürekli kokladığınız için bu geçişlere hakim olmak hiç zor değil. Misk paçuli ile kokuya katıldığında ise oakmoss ve deri ile nefis bir ten kokusu haline geçiş yapıyor. Biraz duman, biraz yeşil, biraz asidik ve biraz kuru bir hissiyatla tatlılık hissedecek ancak tatlı kokuların arasında sayamayacağınız, hayret verici şekilde eğlenceli, cinsiyetsiz bir parfüm kokladığınıza emin oluyorsunuz. Koku eski notalarla nasıl modern bir parfüme imza atılırın izahı gibi. Parfüm manasal olarak da koku hissiyatı anlamında da size cinsiyetsiz olduğunu tamamen hissettiriyor. Doğa nasıl her canlının hizmetine ayrım yapılmaksızın sunulmuşsa; Christopher Street de aynı şekilde kullanıcısını seçmiyor. Onu olduğu gibi kabul ediyor. Buradaki ironik konu pek çok unisex parfüm koklamış olmama rağmen ilk defa önüme böyle bir çağrışımla geliyor. Keskin çizgilerle ayrılacak notaların biraraya gelmesi sanırım butiğin tüm konseptinin sağlamasını alıyor gibi.

Christopher Street genel beğeni kokusu da olabilir; bazı kişiler tarafından beğenilmeyebilir de ama hakkını teslim etmek gerekir. Bazı içerikler dışında farklı bir kompozisyon gibi görünmese de sunuluş şekli farklılıklar oluşturmuş. Hele ki ekledikleri literatürde adı olmayan aldehit bu markaya ait tüm kokuları deneme isteği doğuruyor bende.

Gelelim performans konusuna: benim tenimde ortalama üzeri kalıcı ve farkedilir oldu. Dozajlamayı abartsanız bile çok boğucu bir aurası yok ancak kolayca fark edilip adını not ettiriyor. Bana sorarsanız kör alışa gayet uygun. Keyifle kullanıp, belki ikinci şişesini yedeklemek isteyeceğiniz bir parfüm olacaktır.

Hatamız varsa affola.
 

Debussy

Moderator
Yönetici
#2
Ellerine sağlık abi. Şans eseri kimseler bilmezken denemistim bu kokuyu, o zamanlar denedigim kötü örnekler nedeniyle şipre parfumlere karşı mesafeliydim. Bu parfüm safkan şipre olmasa da negatif onyargimi kiranlardan olmuştu.
 
Son düzenleme:

Ustad

Dr Hobbit, omurga önemlidir Kardeşim.
Yönetici
#4
Bu koku ödül aldığında bir şişesi için split yapmıştım kimse katılmamıştı :)
Şimdi yarışmaya katılsa yine ödül alır
 

YILKANT

Administrator
Yönetici
#5
Kaliteli bir parfüm olmasının yanında benzersiz olması büyük artısı. Ama pek çok ana akım markadan daha kullanılabilir ve genel beğeniye uygun olması böyle indie bir marka için işin cabası. Satış adedi kaçtır acaba dünya genelinde ama tekin acarda, sevilde filan satılsa ülkemizde en çok satılan bu olurdu belki. :)
 
C

Cihanmert

Misafir
#6
Uzun süredir merak ettiğim kokulardan. Inceleme icin kaleminize sağlık denemek icin hatta bir sonraki programda kör alış listeme ekledim. Tekrar teşekkürler
 

Mehmet

Meşe Yosunu
#7
Eline sağlık abi. Yeşil vurgusu çok baskın bana göre bu parfümde. Daha doğrusu yeşilin 50 tonu desek daha yeri.