Frederic Malle - Synthetic Jungle (2021)

azzura

Meşe Yosunu
#1
synthetic-jungle-gq-middle-east-cover-1.jpg
Frederic Malle markasının 2021 yılı için çıkardığı son parfümü bildiğiniz üzere “Synthetic Jungle”. Son dönemde özellikle doğal içerikli parfümlere olan yoğun ilgi, IFRA karşıtı markalar gibi parfüm dünyasını etkileyen görüşlere aslında bir tepki olarak doğan bir parfüm. Bay Malle, online olarak gerçekleştirmiş olduğu bir söyleşisinde sentetik kelimesinin özellikle son dönemki “sentetik kötüdür” algısını kırmak üzere tema edindiğini, aslında doğal olan parfümlerle günümüz modern parfümlerinin olamayacağı (pek de haksız sayılmaz) ve bu doğal algısının aslında yaratıcılığı törpülediğini bu sebeple bu algının kırılması için IFF (IFF: International Flavors & Fragrances Inc.) (Uluslararası tatlar ve parfümler) parfümörü olan Anne Flipo ile uzun uğraşlar sonunda bu parfümü tasarladıklarını söyledi.

Synthetic Jungle (SJ) aslında parfümün bir paradoks olduğunu ve doğada var olan kokuları bir şişeye hapsetmek için sentetik materyallerin gerekli olduğunun bir dışa vurumu diyebilirim. SJ aslında bunu da büyük başarı ile gerçekleştiriyor. Doğal ve sentetik materyallerin iç içe geçmiş bir aroma kimyasal ve doğal notalar harmanı.

SJ’ye tekrar geçersek marka Anne Flipo ile birlikte çalışarak 1970’lerdeki Estee Lauder’in özellikle 1978 kreasyonunda yer alan kadın parfümlerinin (White Linen’in parfüm versiyonu kanımca) yeşil tonlarla yeniden yorumlanması gibi bir çalışmaya imza atıyor. Bir başk IFF parfümörü olan Sophia Grojsman tarafından yaratılan White Linen’in müge çiçeği temasının üzerine yeniden şekillendirilmiş yeşil akorlarla bezenmiş harika bir ormanla karşı karşıyayız.

156652-frederic-malles-synthetic-jungle-is-an-olfactory-deepfake.jpg
Parfüme geçersem, temel olarak, “fesleğen, galbanum, müge çiçeği, yasemin ve paçuli (silhat)” notalarından oluşmakta. Açıklanan notalar oldukça yeşil ve çiçeksi bir parfüm olacağını zaten baştan belli ederken bu notaların birlikte nasıl kokabileceği konusunda pek bir ipucu vermemekteydi.

Büyük bir heyecanla parfümü denediğimde soğuk bir gecenin ardından bolca çiğ damlalarıyla bezenmiş yeşil ağaç yapraklarının sucul ve yemyeşil kokan birlikteliğiyle karşılaşıyorum. Bu kadar yeşil notaların bu denli sucul bir hissiyatla verilmesi aslında aroma kimyasalların başarısını bir kez daha gözler önüne seriyor. Açılışı canlı ve kullanıcıyı kucaklayan bir yeşil hissiyata sahip -ki bu 70’lerde daha soğuk ve mat bir şekilde verilirken bu parfümde verilmek istenen yeşil hissiyat oldukça canlı-.

Kalp notalara geçerken parfümün esas teması olan müge bu parfümde kendini belli etmeye başlıyor. Karşınızda referans bir müge çiçeğiyle birlikte parfümün kalbine oturuyor. Yeşil hissiyatla uniseks çizgide ilerleyen parfüm kalp notalarda kadınsı yönün ağırlık kazandığı bir çiçeksiliğe bürünüyor. Hafif indolik bir hisse de sahip ancak öyle bağıran bir kirlilik ya da hayvansılık yok. Sadece parfümün vintage parfümlerde olan şekilde biraz daha çiçeksi yönüne bir kontrast verilmek amacıyla güzel şekilde işlenmiş halini görüyoruz.

Adsız.jpg
Kuruma aşamasında sentetikliğin daha da vurgulandığı bir beyaz misk ve paçuli birlikteliğiyle oldukça yumuşak ve soft bir yapıya bürünmekte. Bu haliyle de aslında kuru, sert ve köşeli bir yeşilliğin ve çiçekçi hissiyatı verecek bir floral yapının yumuşak ve temiz bir şekilde teninizde kalmasını ve sizi sarmasını sağlıyor.

Şahsi görüşüm SJ oldukça etkileyici bir re-make şipre. Yosun ve yeşil hissiyat, çiçekler ve temiz miskli yapısıyla beğenimi kazandı. Oldukça etkileyici ve niş parfüm kavramını yine dolduran bir yapıda. Erkek kullanımı için oldukça zor olsa da kesinlikle bir kadında çok şık duracağını düşünüyorum.
 
#2
Kürşat hocam elinize sağlık keyifle okudum. Serge Lutens bu konuda haklı sentetik kötü değildir ama senelerdir önümüze gelen örneklerin çoğu vasat, özensiz ve ticari kaygı ile oluşturulduğu için insanlar doğal olarak sentetik kötüdür algısına kapıldı :)
 

azzura

Meşe Yosunu
#3
Kürşat hocam elinize sağlık keyifle okudum. Serge Lutens bu konuda haklı sentetik kötü değildir ama senelerdir önümüze gelen örneklerin çoğu vasat, özensiz ve ticari kaygı ile oluşturulduğu için insanlar doğal olarak sentetik kötüdür algısına kapıldı :)
Çok haklısın Gökhan hocam, bence de esas nokta sentetiklik değil de daha çok ticari kazanç kısmı.