Le Male, Jean Paul Gaultier

Aryan

Aktif Üye
#1
gaultier_feat.jpg.750x400_q85_box-0,2,1900,1016_crop_detail.jpg

Denizci gömleği giydirilmiş kaslı, müstehcen bir erkek gövdesi şeklinde garip şişeli bir parfüm çıkıyordu ve bunu gören kokunun genç tasarımcısı Francis Kurkdjian parfümün başarılı olamayacağını düşündü. Çünkü, bu 90’lar için sıra dışıydı. Şişe, şişeye benzemeliydi.

Oysa tasarladığı kokunun da o zaman için (1995) çok sıradan olduğu pek söylenemezdi: Karşıtlıklardan yararlanılan bir kokuydu, söz konusu tema “temiz ter” idi. Bir tür oksimorondu!

Aromatik fujerin, oryantalin içerisine modern bir şekilde yedirilmesiyle; nane/vanilya, kimyon/portakal çiçeği & misk, lavanta/vanilya & amber gibi notalar ile gelen soğuk/sıcak, kirli/temiz, “erkeksi ama hoş” gibi devinim ile tanımlanan modern erkekti.

Aldehidik dokunuşlarla temiz, hafif sabunsu bir şekilde en yüksekten parlayan lavanta ve kokuya cool bir hava katan başta nane olmak üzere lavantaya katılan yeşil notalar ile aromatik bir açılış gerçekleşiyor.

Aromatik açılışı baharatların beklediği kalp bölümüne ustaca yumuşak bir şekilde bağlayan kakuleden güç alan tarçın, kimyon gibi baharatlar, biraz kafalarını çıkardığı anda portakal çiçeği dökülüyor. Baharatlarla biraz terleyen kokuya misk destekli portakal çiçeği, temiz bir “good boy” öpücüğü konduruyor.

Bu ufak tefek patırtının ardından bir süredir yüksek ayak sesleri hissedilen kokunun yıldızı vanilya, kumarin ve amberin üzerinden yükselerek sahneye çıkıyor. Burası kokunun partileme bölümü.

Kurkdjian, Jicky, Pour Un Homme de Caron gibi eski ekol parfümlerdeki birlikteliklerinden tanıdığımız lavanta & vanilya ikilisini olfaktif uzamda adeta hiç tanınmayacak şekilde dans ettiriyor!

Değişebilirliği yüksek olan kokuda, kumarinin hafif vanilyaya yakınsayan tarafını vurgulayan vanilyanın oluşturduğu vanilic yapının kokuyu bambaşka bir hikayeye götürmesi, kokunun karakteristik anlamda en ağırlığını koyduğu tarafı. Kokuyu tükettiğinizde ne kadar vanilya olduğunu anlayabiliyorsunuz: Koku bir süreden sonra taktik maktik yok, vanilya! Vanilya! Vanilya! diye gidiyor. Ve Hollywood Ending…

Odunsuluk? Eh, biraz belki vanilya efektli sandalımsı bir yumuşak kremsilikte, biraz da parlak açılıştan sonra görece olarak bazdaki matlıkta.

Bir saçmalık oldu ve ilginç bir şekilde bu şişe ile koku çalıştı! Çok sattı, çook ses getirdi. Bazıları playboy/ladykiller parfümü, clubbing parfümü dedi ve gece bu kokuyla dans etti. Bazıları ise barbershop kategorisine sokup babalara yakışır dedi. Yazın havuz başında kullanan gençler vardı! Yeri geldi bu parfüm sev ya da nefret et parfümü olarak tanımlandı.

Çok güçlü ve çok yönlü bir koku olması sebebiyle çok farklı ortamlara girdi, çok farklı insan grupları arasında kendine yer buldu. Özellikle gay toplulukları bu parfümü çok büyük bir memnuniyetle karşıladılar, şişeyi ve bu şişeyle gelen kokuyu çok sevdiler. Parfüm, gay toplulukları arasında o kadar büyük bir sükse yaptı ki... Bunu fark eden marka, şişeyi gökkuşağı bayrağına sararak Pride flankerını piyasaya sürdü. Bu, Le Male’in sayısız flankerlarından sadece biriydi.

Aynı zamanda ciddi bir oranda eleştiri alan bir parfüm de olsa, sevmek sevmemek, başarılı ya da başarısız bulmak bir kenara bir gerçek var ki: Le Male, bir fenomen.

Le Male, 25 yaşındaki bir genç parfümörün yapabileceği en iyi başlangıçlardan biri. Le Male kendi hikayesini yazarken aynı zamanda bugün bir marka adı olabilecek kadar kabul gören bir parfümörün doğuşuna da şahitlik eden parfüm.

İki fenomen: Le Male & Francis Kurkdjian.

şişe francis.jpg
 
Son düzenleme: