Sevilen Markadan Soğutan Parfümler

Debussy

Moderator
Yönetici
#1
Bir zamanlar sevdiğimiz bazı markalara tecrübeyle ilintili olarak zamanla yavaş yavaş uzaklaşabiliyoruz ya da parfümlerine getirdiği zamlarla da soğutan kimi markalar mevcut ama bazen tek bir parfüm bu süreci çok daha hızlandırabiliyor.

Sevdiğiniz, saygı duyduğunuz, sempatik bulduğunuz veya nötr olduğunuz bir markayı sizden soğutmayı başarmış parfüm veya parfümler var mı, varsa neler ? :).
 
Son düzenleme:

Debussy

Moderator
Yönetici
#2
İlk aklıma gelenleri yazayım, çoğu çok sevdiğim markalar değildi bazı sorunlarını vardı ama bu parfümler bir nevi üzerine tuz biber ekerek markadan tamamen soğumama neden oldular.

Guerlain - Mon Guerlain (LVHM Güdümündeki Guerlain). Eski Guerlain'lara olan hayranlığım nedeniyle birçoğunu sevmesem de güncel Guerlain'lara da saygıda kusur etmemeye çalışıyordum, Wasser'ın Guerlain geleneğini elinden geldiğince yaşatmaya çalıştığına inanıyordum. Ama büyük pazarlama kampanyaları ile sunulan Mon Guerlain'ın sıradan basitliği ve piyasadaki kokulardan ayrılmaması bir gerçeği fark ettirdi: Guerlain geleneği öldü, Guerlain'ın köklü isminin arkasına sığınan sıradan tipik bir marka var artık.

YSL - Kouros Silver. Denendiğinde her Kouros severe "Sizin yapacağınız Flanker'a..." diye naralar attırabilecek bir parfüm, Eros veya Invictus ayarında koku yapıp Kouros'un adını kullanarak ne yapmak nereye varmak istiyor YSL yetkilileri ? Katliam Opium flankerlarına, eski Y yerine gelen yeni Y'ye falan da değinmiyorum... L'Oreal iyi ki sinema işine el atmıyor, The Godfather 4 falan çekmeye kalksa neler olur tahmin bile edemiyorum. Eskilerle alakasız yeni isim bulmak bu kadar zor mu ? 200 parfümleri var, 20'si hariç geri kalanı flanker ve çoğunun durumu ortada. Kouros Silver hali hazırda farkında olduğum bir durumun iyice gözüme batmasına sebebiyet verdi.

MFK - Amyris Homme. Niş parfümlere girdiğim ilk dönemleri saymazsam MFK markası favorilerimden değildi ama sevdiğim kokuları vardı ve bazı kokularını deneme isteği uyandırırdı bende, birkaç falso kokusunu denesem de soğumuş değildim, taa ki Amyris'i deneyene kadar, bardağı taşıran büyük bir damla olmuştu. Standart piyasa ana akım parfümlerden ne kalite ne tarz olarak artısı olmayan saçma sapan bir parfüm gelmişti ve sonuç olarak bir daha da MFK parfümü satın almadım, ne dekant ne sample ne de şişe.

Tom Ford (Özel Seri için) - Vert d'Encens. TF özel serileri çok benlik olmasa da özel serilere verdiği yönle bende saygı ve deneme isteği uyandırırdı, Vert d'Encens ile tanışana kadar :). Oldukça düşük beklentilerle denememe karşın Tom Ford'un özel serilerinin gerek kalite gerek kompozisyon gerekse yaratıcılık namına sınıfta kalan bu çalışma özel serinin bendeki tüm saygınlığını yerle bir etti.

Tiziana Terenzi - Kirke. Terenzi'den Ursa ve Laudano Nero denemelerim markaya hayran olmamı sağlamasa da diğer kokularını deneme şevkimi sağlamıştı, kokularını merak etmiştim ama sentetik meyvemsi tatlı şöleni Draco ve Kirke ile duvara toslamamla tüm şevk kırıldı ve marka benim için yok hükmüne düştü. Kirke'yi hiç sevmedim kız arkadaşıma verdim, ama aşırı fark edilirliği ile verdiğime daha da pişman etti, sonuç olarak kız arkadaşıma yanımda kullanmasını yasakladım.

Creed Aventus for Her. Niş parfümlere ilk girdiğimde çoğu kişi gibi en sevdiğim markalardan biri Creed olmuştu, deneyimler ile sevgim giderek azalsa da tüm sempatisini kaybettiren koku Aventus for Her olacaktı. Kimileri gibi Aventus flankerı diye baştan önyargılı da değildim, kendi kendime Olivier böyle bir kumarı kötü parfümle oynamaz iyi bir iştir dedim ama ortaya çıkan Black XS kırması koku benim için tam bir fiyaskoydu. Parfümlerinde giderek düşen kaliteyi de gözlemleyince Creed'in herhangi bir albenisi kalmadı. Sonrasında da "yok canım olur mu hiç" diyerek üstünde düşünmediğim Creed'in yalan tarihi durumunun gerçekçi tarafları gözüme batmaya başladı, biraz etraflıca düşününce de fark ettim ki meğer her şey ortadaymış ama ben konduramıyormuşum.

By Kilian - Black Phantom. Kilian benim için sağ solu belli olmayan, genelde beni etkilemese de kimi zaman güzel parfümler çıkarabilen bir markaydı, yani riske edilebilirdi. Black Phantom ismiyle, özel kutusuyla karanlık ve özel bir parfüm vaadindeydi ama parfüm elime geçince karşılaştığım manzara beni şok etmişti, kuru kafaya yerleştirilmiş saçma sapan tatlı oldukça rahatsız edici sentetik designer parfümdü buydu ! Bu parfüm ile samimiyetsiz bulduğum Kilian'a tamamen veda ettim, son çıkardığı kokulara bakılırsa doğru karar vermişim.

Dusita - Issıra. Dusita, Oud Infini ile merakımı kazanan bir firma, o aralar üç kokusundan biri de Issıra idi; ilgi çekici güzel hikayesi, iyi duran notaları ve tabii ki doların günümüzdeki gibi uçuk olmadığı zamanlarda dahi milimi 30 liraya yaklaşan fiyatıyla büyük beklentilerle almıştım ama fiyatıyla orantılı olmayan kalitesiz sentetik kullanımı, jenerik ve hiçbir esprisi olmayan sıradan yapısıyla markanın tüm cazibesi gitti geri de gelmedi. Muhtemelen sonradan çıkardığı parfümlerle durumu toparladı ama bendeki hayal kırıklığı baki kaldığı için denemek dahi içimden gelmedi. Dusita'nın sahibinin aslında parfümleri kendi yaratmadığı parfümleri bir şirkete yaptırdığı yönündeki dedikodulara kayıt kalamamam bu parfümden ileri geliyor, Oud Infini ile Issıra'nın aynı kişinin elinden çıkması zor.

Roja Dove - Haute Luxe. Roja Dove ilk başlarda beğendiğim ama sonra tecrübem artıkça uzaklaştığım bir markaydı, özellikle yüksek fiyatını hak etmediğini düşündüğüm kokuları sonrası ilgim azalmıştı ama yine de o kadar kötümser değildim, fiyatı görmezden gelinirse UAE Spirit of the Union ve Unspoken gibi güzel kokuları vardı. Haute Luxe Roja'nın en pahalı kokusuydu, milimi 200 liraya yakınsayan bir parfüm. Ben değil ama Emre bunu sample olarak almıştı, koku ilk benim elime geçmişti. Kokuyu deneyince benden para çıkmamasına rağmen içime oturmuştu, resmen kazıklanma ve salak yerine koyulma duygusuydu bu... Koku anlatılanların aksine tamamen reformüle olmuş ve hiçbir derinliği kalmamıştı ama uçuk fiyatını hala olduğu gibi koruyordu. Standart Roja'lardan farkı olmayıp hatta çoğundan daha karaktersiz oluşuyla dört - beş kat fiyat farkı koymasıyla Ekşi Sözlük'e dahi "Roja Dove rezaleti" diye başlık açma ihtiyacı hissettirmişti...

Lubin - Korrigan. Lubin öyle büyük beklentilerimin olmadığı fakat Itasca, Idole, Akkad gibi parfümleriyle sempati duyduğum ve denk gelirse deneme güdüsü taşıdığım markalardan biriydi, Luca Turin'den tam puan alan Korrigan da deneyemediğim ama en merak ettiğim parfümleriydi. Bu parfümü denediğim gün markanın da Turin'in de tüm sempatisi de kayboluverdi. Başlangıçtaki iğrenç tatlı şurubumsu havanın ve aşırı yapay havasının inatla geçmesini umut ettim ama nafileydi.

Naomi Goodsir - Cuir Velours. Goodsir'den Bois d'Ascese ve Iris Cendre gibi beni aşırı etkilemese de özgün ve risk alabilen çalışmalarla saygımı kazanan markanın her kokusunun böyle olacağını varsaydım ve parfümün ismindeki deriden de farklı bir beklentiye girdim. Ama tribünlere oynayışı ve kalitesi ile markaya dair sempatimle ilgim tuzla buz oldu. Tek bir parfüm nedeniyle markayı silmem biraz aşırı tepki gibi geliyor aslında bana şuan ama mantıksal hareket etmiyorum böyle durumda.

Nishane - Küçük Prens Temalı Parfümleri (Vain & Naive ile B-621) ve Colognise. Nishane markası beni öyle etkilemese de ilk serisindeki bazı kokularla ve Türk oluşuyla sempatimi kazanmış bir markaydı. Sonrasında çıkardığı Hacivat'ı falan insanlar Aventus'un biraz farklısı deyince denemek için çabalama ihtiyacı dahi hissetmedim, denk de gelmedi hala. Sonra sevdiğim bir kitap olan Küçük Prens temalı iki parfüm yapacaklarını duydum, biraz korksam da merak ettim, ama denediğimde ciddi hayal kırıklığı yaşadım. Zira kitap ile alakalı en küçük bir bağ dahi kuramadım, kitabın ruhundan da, kitabın somut kokusal durumlarından tamamen uzak parfümlerdi, temadan bağımsız tek başlarına da herhangi bir çekicilikleri yoktu. Tamamen ticari bir biçimde temanın seçilmiş olması beni iyice soğuttu. Hacivat ve Karagöz de isimleriyle uyumsuz gözükmesiyle benzer bir intiba uyandırmıştı ama kokuları denemediğim için bir şey diyemiyordum. Evet böyle tema belirleyip başarısız olan çok marka var ama Nishane parfümün isminden, koleksiyonun başlığından, şişesinden kutusuna her şeye buna göre tasarlaması ve alakasız bir şey ortaya dökmesi bana samimi gelmiyor ve markadan direkt kaçırıyor.
 
Son düzenleme:

Ustad

Dr Hobbit, omurga önemlidir Kardeşim.
Yönetici
#3
Hmm aslında beni bir markadan soğutan başlıca sebeplerden bir tanesi ardı ardına çıkartılan kokular. Benim için özensiz yapılmış bir iş izlenimini veriyor. O yüzden montale mancera bond gibi markalardan uzak durmaya çalışıyorum. Kilian asian tales serisi ile soru işaretini aldı.
Dior prive serisini keşke hiç yapmasaydı
Serge L’eau serisi.
Bogue MEM
Ysl Silver Kouros
Masque Mandala
Alof Made in heaven
Charenton Macerations Asphalt Rainbow
 

Mehmet

Meşe Yosunu
#4
İlk aklıma gelenleri yazayım, çoğu çok sevdiğim markalar değildi bazı sorunlarını vardı ama bu parfümler bir nevi üzerine tuz biber ekerek markadan tamamen soğumama neden oldular.

Guerlain - Mon Guerlain (LVHM Güdümündeki Guerlain). Eski Guerlain'lara olan hayranlığım nedeniyle birçoğunu sevmesem de güncel Guerlain'lara da saygıda kusur etmemeye çalışıyordum, Wasser'ın Guerlain geleneğini elinden geldiğince yaşatmaya çalıştığına inanıyordum. Ama büyük pazarlama kampanyaları ile sunulan Mon Guerlain'ın sıradan basitliği ve piyasadaki kokulardan ayrılmaması bir gerçeği fark ettirdi: Guerlain geleneği öldü, Guerlain'ın köklü isminin arkasına sığınan sıradan tipik bir marka var artık.

YSL - Kouros Silver. Denendiğinde her Kouros severe "Sizin yapacağınız Flanker'a..." diye naralar attırabilecek bir parfüm, Eros veya Invictus ayarında koku yapıp Kouros'un adını kullanarak ne yapmak nereye varmak istiyor YSL yetkilileri ? Katliam Opium flankerlarına, eski Y yerine gelen yeni Y'ye falan da değinmiyorum... L'Oreal iyi ki sinema işine el atmıyor, The Godfather 4 falan çekmeye kalksa neler olur tahmin bile edemiyorum. Eskilerle alakasız yeni isim bulmak bu kadar zor mu ? 200 parfümleri var, 20'si hariç geri kalanı flanker ve çoğunun durumu ortada. Kouros Silver hali hazırda farkında olduğum bir durumun iyice gözüme batmasına sebebiyet verdi.

MFK - Amyris Homme. Niş parfümlere girdiğim ilk dönemleri saymazsam MFK markası favorilerimden değildi ama sevdiğim kokuları vardı ve bazı kokularını deneme isteği uyandırırdı bende, birkaç falso kokusunu denesem de soğumuş değildim, taa ki Amyris'i deneyene kadar, bardağı taşıran büyük bir damla olmuştu. Standart piyasa ana akım parfümlerden ne kalite ne tarz olarak artısı olmayan saçma sapan bir parfüm gelmişti ve sonuç olarak bir daha da MFK parfümü satın almadım, ne dekant ne sample ne de şişe.

Tom Ford (Özel Seri için) - Vert d'Encens. TF özel serileri çok benlik olmasa da özel serilere verdiği yönle bende saygı ve deneme isteği uyandırırdı, Vert d'Encens ile tanışana kadar :). Oldukça düşük beklentilerle denememe karşın Tom Ford'un özel serilerinin gerek kalite gerek kompozisyon gerekse yaratıcılık namına sınıfta kalan bu çalışma özel serinin bendeki tüm saygınlığını yerle bir etti.

Tiziana Terenzi - Kirke. Terenzi'den Ursa ve Laudano Nero denemelerim markaya hayran olmamı sağlamasa da diğer kokularını deneme şevkimi sağlamıştı, kokularını merak etmiştim ama sentetik meyvemsi tatlı şöleni Draco ve Kirke ile duvara toslamamla tüm şevk kırıldı ve marka benim için yok hükmüne düştü. Kirke'yi hiç sevmedim kız arkadaşıma verdim, ama aşırı fark edilirliği ile verdiğime daha da pişman etti, sonuç olarak kız arkadaşıma yanımda kullanmasını yasakladım.

Creed Aventus for Her. Niş parfümlere ilk girdiğimde çoğu kişi gibi en sevdiğim markalardan biri Creed olmuştu, deneyimler ile sevgim giderek azalsa da tüm sempatisini kaybettiren koku Aventus for Her olacaktı. Kimileri gibi Aventus flankerı diye baştan önyargılı da değildim, kendi kendime Olivier böyle bir kumarı kötü parfümle oynamaz iyi bir iştir dedim ama ortaya çıkan Black XS kırması koku benim için tam bir fiyaskoydu. Parfümlerinde giderek düşen kaliteyi de gözlemleyince Creed'in herhangi bir albenisi kalmadı. Sonrasında da "yok canım olur mu hiç" diyerek üstünde düşünmediğim Creed'in yalan tarihi durumunun gerçekçi tarafları gözüme batmaya başladı, biraz etraflıca düşününce de fark ettim ki meğer her şey ortadaymış ama ben konduramıyormuşum.

By Kilian - Black Phantom. Kilian benim için sağ solu belli olmayan, genelde beni etkilemese de kimi zaman güzel parfümler çıkarabilen bir markaydı, yani riske edilebilirdi. Black Phantom ismiyle, özel kutusuyla karanlık ve özel bir parfüm vaadindeydi ama parfüm elime geçince karşılaştığım manzara beni şok etmişti, kuru kafaya yerleştirilmiş saçma sapan tatlı oldukça rahatsız edici sentetik designer parfümdü buydu ! Bu parfüm ile samimiyetsiz bulduğum Kilian'a tamamen veda ettim, son çıkardığı kokulara bakılırsa doğru karar vermişim.

Dusita - Issıra. Dusita, Oud Infini ile merakımı kazanan bir firma, o aralar üç kokusundan biri de Issıra idi; ilgi çekici güzel hikayesi, iyi duran notaları ve tabii ki doların günümüzdeki gibi uçuk olmadığı zamanlarda dahi milimi 30 liraya yaklaşan fiyatıyla büyük beklentilerle almıştım ama fiyatıyla orantılı olmayan kalitesiz sentetik kullanımı, jenerik ve hiçbir esprisi olmayan sıradan yapısıyla markanın tüm cazibesi gitti geri de gelmedi. Muhtemelen sonradan çıkardığı parfümlerle durumu toparladı ama bendeki hayal kırıklığı baki kaldığı için denemek dahi içimden gelmedi. Dusita'nın sahibinin aslında parfümleri kendi yaratmadığı parfümleri bir şirkete yaptırdığı yönündeki dedikodulara kayıt kalamamam bu parfümden ileri geliyor, Oud Infini ile Issıra'nın aynı kişinin elinden çıkması zor.

Roja Dove - Haute Luxe. Roja Dove ilk başlarda beğendiğim ama sonra tecrübem artıkça uzaklaştığım bir markaydı, özellikle yüksek fiyatını hak etmediğini düşündüğüm kokuları sonrası ilgim azalmıştı ama yine de o kadar kötümser değildim, fiyatı görmezden gelinirse UAE Spirit of the Union ve Unspoken gibi güzel kokuları vardı. Haute Luxe Roja'nın en pahalı kokusuydu, milimi 200 liraya yakınsayan bir parfüm. Ben değil ama Emre bunu sample olarak almıştı, koku ilk benim elime geçmişti. Kokuyu deneyince benden para çıkmamasına rağmen içime oturmuştu, resmen kazıklanma ve salak yerine koyulma duygusuydu bu... Koku anlatılanların aksine tamamen reformüle olmuş ve hiçbir derinliği kalmamıştı ama uçuk fiyatını hala olduğu gibi koruyordu. Standart Roja'lardan farkı olmayıp hatta çoğundan daha karaktersiz oluşuyla dört - beş kat fiyat farkı koymasıyla Ekşi Sözlük'e dahi "Roja Dove rezaleti" diye başlık açma ihtiyacı hissettirmişti...

Lubin - Korrigan. Lubin öyle büyük beklentilerimin olmadığı fakat Itasca, Idole, Akkad gibi parfümleriyle sempati duyduğum ve denk gelirse deneme güdüsü taşıdığım markalardan biriydi, Luca Turin'den tam puan alan Korrigan da deneyemediğim ama en merak ettiğim parfümleriydi. Bu parfümü denediğim gün markanın da Turin'in de tüm sempatisi de kayboluverdi. Başlangıçtaki iğrenç tatlı şurubumsu havanın ve aşırı yapay havasının inatla geçmesini umut ettim ama nafileydi.

Naomi Goodsir - Cuir Velours. Goodsir'den Bois d'Ascese ve Iris Cendre gibi beni aşırı etkilemese de özgün ve risk alabilen çalışmalarla saygımı kazanan markanın her kokusunun böyle olacağını varsaydım ve parfümün ismindeki deriden de farklı bir beklentiye girdim. Ama tribünlere oynayışı ve kalitesi ile markaya dair sempatimle ilgim tuzla buz oldu. Tek bir parfüm nedeniyle markayı silmem biraz aşırı tepki gibi geliyor aslında bana şuan ama mantıksal hareket etmiyorum böyle durumda.

Nishane - Küçük Prens Temalı Parfümleri (Vain & Naive ile B-621) ve Colognise. Nishane markası beni öyle etkilemese de ilk serisindeki bazı kokularla ve Türk oluşuyla sempatimi kazanmış bir markaydı. Sonrasında çıkardığı Hacivat'ı falan insanlar Aventus'un biraz farklısı deyince denemek için çabalama ihtiyacı dahi hissetmedim, denk de gelmedi hala. Sonra sevdiğim bir kitap olan Küçük Prens temalı iki parfüm yapacaklarını duydum, biraz korksam da merak ettim, ama denediğimde ciddi hayal kırıklığı yaşadım. Zira kitap ile alakalı en küçük bir bağ dahi kuramadım, kitabın ruhundan da, kitabın somut kokusal durumlarından tamamen uzak parfümlerdi, temadan bağımsız tek başlarına da herhangi bir çekicilikleri yoktu. Tamamen ticari bir biçimde temanın seçilmiş olması beni iyice soğuttu. Hacivat ve Karagöz de isimleriyle uyumsuz gözükmesiyle benzer bir intiba uyandırmıştı ama kokuları denemediğim için bir şey diyemiyordum. Evet böyle tema belirleyip başarısız olan çok marka var ama Nishane parfümün isminden, koleksiyonun başlığından, şişesinden kutusuna her şeye buna göre tasarlaması ve alakasız bir şey ortaya dökmesi bana samimi gelmiyor ve markadan direkt kaçırıyor.

For her u feminen bakış açısıyla değerlendirmek daha mantıklı bana göre. Sen tabi daha eski aldehit ve klas eski kafa feminen bayan parfümleri ile kıyaslandığında for her un kompozisyonu basit gelse de gunumuze uyarlanan ve genel beğenisi yüksek bir parfum olarak düşündüğünde fena olmayan bir parfüm.. yoksa ben de Creed i referans aldığımda sprey gibi bir parfüm düşünmüştum.ama.ona sans verdiğinde öyle olmadığını göreceksin diye düşünüyorum. Zevk meselesi tabi ama ne demek.istedigini de anlıyorum
 

İlyas

Aktif Üye
#5
Benim için bu kategoride en can alıcı Guccidir.Envy,Nobile,Rush,Ph1 gibi parfüm değil eserler yapmış markanın Tom Ford Miladıyla bu kadar sürünmesi beni iyice soğutmuştur.(Bkz. Guilty serisi vb.) Absolute ve İntense oud ile azda olsa gönlümü alsada yinede devrimsel nitelikteki değişimler markaya elimin gitmemesine sebep olmuştur.
 

Debussy

Moderator
Yönetici
#6
For her u feminen bakış açısıyla değerlendirmek daha mantıklı bana göre. Sen tabi daha eski aldehit ve klas eski kafa feminen bayan parfümleri ile kıyaslandığında for her un kompozisyonu basit gelse de gunumuze uyarlanan ve genel beğenisi yüksek bir parfum olarak düşündüğünde fena olmayan bir parfüm.. yoksa ben de Creed i referans aldığımda sprey gibi bir parfüm düşünmüştum.ama.ona sans verdiğinde öyle olmadığını göreceksin diye düşünüyorum. Zevk meselesi tabi ama ne demek.istedigini de anlıyorum
Aslında eski kokularla kıyaslama gibi bir gaflete düşmedim, niş kadın parfümleri baz aldım en basitinden, tekrar deneyeceğim kız arkadaşıma vermiştim ama bazen kokular uymayabiliyor :).

Ayrıca aklıma Sospiro Erba Pura da geldi, sadece Sospiro değil yan markası Xerjoff'dan da biraz soğutmuştu :D.
 

Mehmet

Meşe Yosunu
#7
Aslında eski kokularla kıyaslama gibi bir gaflete düşmedim, niş kadın parfümleri baz aldım en basitinden, tekrar deneyeceğim kız arkadaşıma vermiştim ama bazen kokular uymayabiliyor :).

Ayrıca aklıma Sospiro Erba Pura da geldi, sadece Sospiro değil yan markası Xerjoff'dan da biraz soğutmuştu :D.
senin parfüm.deneyimini bildiğim.icin. Ve bana bile ilk denediğimde.ki kısmen hala sprey gibi geldiği için seni iyi anladım ama dışarıdan öyle görünmüyor

yoksa Creed yapısına uymadığı konusunda.sana tamamen katılıyorum :)
 

xPixa

Aktif Üye
#8
Seveni olduğu kadar benim gibi bir o kadar da açılışından nefret edeni var. Peki kim mi o Terenzi'den Ursa. Hayatımda ilk defa test ettiğimde ilk koklamamla beraber sadece markadan değil parfüm dünyasından soğutmuştu beni. O kadar hayvansallık barındırması da beni açıkçası şok etmişti. Açılışı tabiri caizse benim açımdan resmen ahır gibi kokuyordu.