Halam, öz halam sandım çocukluğum boyunca. Anamın ahretliği. Gayrı meşru bir ilişki sonucu Amerikalı bir babadan olma, zenci melezi bir kadın halam. Babası o yıllarda Ankara'da ABD subayı. Adam, çocuğu olduğunu bilmeksizin dönüyor memleketine. Eşi de söylemiyor hamile olduğunu. Belki de adam giderken o da bilmiyordu. Babasız büyümüş halam. Ömrü, babasına ulaşma çabasıyla geçti halamın. Ulaşamadı. Yokluk da gördü varlık da. Her zaman eli açıktı ama, yoklukta da varlıkta da. İvazsız garazsız verdi hep malını, sevgisini. Kanser oldu bir kaç ay evvel, dördüncü evre. Ellili yaşlarında halam. Şu yukarıdaki şarkıyı onun için dinliyorum. Allah herkese şifalar versin. Herkes gün görsün.
Rabbim, nihayet sana itaat edeceğiz..
Artık ne kin, ne haset, ne de yaşamak hırsı,
Belki bir sabah vakti, belki gece yarısı,
Artık nefes almayı bırakıp gideceğiz..
Ben artık korkmuyorum, her şeyde bir hikmet var,
Gecenin sonu seher, kışın sonunda bahar,
Belki de bir bahçeyi müjdeliyor şu duvar..
Birer ağaç altında sevgilimiz, annemiz,
Gece değmemiş sema, dalga bilmeyen deniz,
En güzel, en bahtiyar, en aydınlık, en temiz,
Ümitler içindeyim, çok şükür öleceğiz...
Ziya Osman SABA