Covid19

Aşı olur musunuz?

  • Evet

    Kullanılan: 9 64.3%
  • Hayır

    Kullanılan: 5 35.7%

  • Kullanılan toplam oy
    14
#1
Herkese selam, basit bir soru sorucağım..
Covid19 aşısı olmak istiyor musunuz?/istemiyor musunuz?
Aslında sormak istediğim covid19 virüsüne inanıyor musunuz , inanmıyor musunuz😄
 

Debussy

Moderator
Yönetici
#3
Çin aşısı (Coronavac) harici diğer aşıların Türkiye'ye gelmesi yakın tarihte pek ihtimal vermiyorum (birçok doktorun vermediği gibi), tüm dünya onları sipariş etti belli bir sıra durumu olacaktır ayrıca istenen saklama koşulları falan da öyle özel kuruluşların rahatlıkla üstesinden gelebileceği durumda değil, bize ne zaman geleceği meçhul.

Siparişi hali hazırda verilmiş ve çalışmaları henüz tamamlanmamış Çin aşısını ise FDA, WHO gibi kurumlardan onay gelirse olurum. Ama sırf Sağlık Bakanlığının verdiği onay benim için yok hükmünde; tüm dünyada covid-19 için hiçbir işe yaramadığı hatta zararları olduğu ortaya konmuş ve Covid için kullanımı yasaklanmış Plaquenil ilacını dahi vermeyi sürdüren, başka emeller uğruna rakamları baştan aşağı gizleyip halkı yanıltan, Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü gibi aşı için çok önemli kuruluşları zamanında kapatan zihniyetin şeffaflığına da bilimselliğine de inanmıyorum. Bu nedenle uluslararası sonuçlara göre hareket edeceğim.
 
Son düzenleme:

asaid

Meşe Yosunu
#4
şimdi aşı hakkında birşey söylemek halk kesmine düşmez. bu gibi durumda azıcık karşıt söz bile modern tıbba karşı isyan olarak algılanıyor direk aşı karşıtı diye lanse ediliyor. o yüzden alanında gerçekten profesyonel ve aşıya karşı pozitif veya negatif ön yargılar taşımayan, olası bilimsel ve mantıklı sonuçlar hakkında konuşan bilim adamlarının sözleri önemli. Stefan Hockertz ve Sucharit Bhakdi gayet muteber ve bu konuda dünyada önde söz sahibi olan kişilerden. gayet anlaşılır ve açık bir açıklama yapmışlar bu konuda.

" Biyolog, immünolog, toksikolog ve farmakolog Prof. Dr. Stefan Hockertz, koronavirüse karşı geliştirilen aşıların insanları gen teknolojisi vasıtasıyla bir değişikliğe maruz bırakabileceğini söyledi.
Biyolog, immünolog, toksikolog ve farmakolog Prof. Dr. Stefan Hockertz, dünyanın nefesini tutarak beklediği koronavirüs aşısı hakkında açıklamalarda bulundu. 30 seneden fazla bir zamandan beri kendini aşı araştırmalarına adamış bir bilim adamı olarak bütün prosedürlerin harfiyen uygulandığı bir aşı için en az 8, hatta 10 seneye ihtiyaç olduğunu belirten Hockertz, öncelikle tarihte geliştirilen birçok aşının insanlığa sağladığı faydaların saymakla bitirilemeyeceğini ve genel manada aşılara yaklaşımının pozitif olduğunu ifade etti. Tamamen yeni bir aşılama stratejisine geçilmesine karar verildiğini söyleyen Hockertz, “Korona salgınında şimdi ne planlanıyor? Bu çok önemli bir konu ve medyada bu husus üzerinde bence çok az tartışma yapılıyor. Aşı şirketleri, serbest mRNA hücrelerinin yani serbest genetik hücrelerin taşıyıcı madde üzerinden küçük mini parçacıklar aracılığıyla hücrelerimize doğrudan eklenmesi ve sonra hücrelerimizin analiz edilmesini planlıyor. Bu da insanların net bir şekilde gen teknolojisi vasıtasıyla bir değişikliğe uğratılması manasına geliyor. Biz, vücuda zerk edilen bu virüsün genetik materyalinin hangi hücrelere gittiğini bilmiyoruz. Buradaki analiz işleminin ne kadar süreceğini de bilmiyoruz. Okumayı (analizi) durdurmanın hiçbir yolu yok. Ayrıca bu genetik materyalin virüsün genetik materyalinin neresine yerleşeceği hususunda da herhangi bilgimiz mevcut değil” dedi.
Özellikle bu genetik materyalin germ hücrelerine, yani kadınların yumurta hücrelerine veya erkeklerin sperm hücrelerine de yerleşip yerleşmediğini ve dolayısıyla böylece genetik miras bırakma yoluyla gelecek nesillere miras olarak aktarılıp aktarılmadığının bilinmediğini söyleyen Hockertz, “Bunların hiçbirini bilmiyoruz. Çünkü insan genomunu değiştirmek için böyle bir genetik aşılama daha önce hiç yapılmamıştı. Biraz evvel özetlediğim ve bilmediğimiz mevzuların normalde seneler sürecek ciddi ilmî çalışmalarla aydınlatılmasını arzu ediyorum ancak maalesef etrafımda böyle bir isteği göremiyorum” diye konuştu.
“Gen bazlı aşılar insanlık için çok tehlikeli”
Robert Koch Enstitüsü Aşılama Daimi Komitesinin bütün aşı tavsiyelerinin yaklaşık yarısını son derece faydalı bulduğunu, kesinlikle aşı muhalifi bir epidemiyolog olarak algılanmak istemediğinin altını çizen enfeksiyon epidemiyolojisi ve mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Sucharit Bhakdi, dünyanın merakla beklediği korona aşısı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Bhakdi, “Yeni mRNA’lı aşı, olabilecek en tehlikeli aşılardan biri. Bu aşı için klinik deneylere müsaade edilmesi bana göre suçtur. Bunun sebebini size daha iyi anlaşılabilmesi için çeşitli benzetmelerle şu şekilde açıklayabilirim; bir virüsün parçası ya da o virüs sizin hücrenizde üretilir ve onun çöpleri (atıkları) sürekli olarak dışarı atılır, yani kapının önüne konur. Katil (tabii öldürücü) olarak nitelediğimiz lenfositler kendi hücrelerini öldürmek üzere bu atıklara saldırır. Böylece virüs fabrikası kapanacaktır. Ve bu mRNA, virüs geni için bir nevi minicik bir eldir. İşte bu mRNA, virüsün kapıyı açabilmek için ihtiyaç duyduğu eli olan bir koldan başka bir şey değildir. Bu mRNA, sizin vücudunuza iğne yoluyla zerk edilirse sizin hücreniz tarafından kabul edilir. İlaç endüstrisi ve araştırmacılar, bu mRNA’yı hücrelerinizin rahatlıkla kabullenebilmesi için gerektiği şekilde hazırladı. Ancak bu mRNA’ların sizin hangi hücreleriniz tarafından kabul edileceğini ve vücudunuzun neresine yerleşeceğini bilemiyoruz, hiç kimse bilmiyor. Çünkü bu mRNA’ların nereye gideceği meçhul. Evet, bu mRNA’lar sizin kaslarınıza zerk edilecek ve hepimizin malumudur ki, bu mRNA’lar orada durmayacak. Burada bir paketteki milyarlarca mRNA’dan bahsediyoruz. Elbette bunlardan bir kısmı zerk edildikleri kasta kalabilir ancak büyük bir bölümü de vücudunuzun başka yerlerine gidecektir. Karaciğerinize, beyninize ya da bambaşka bir organınıza. Onu bilemiyoruz” dedi.
mRNA’ları kabul eden hücrelerin bu minicik eli olan minicik kolları imal etmeye başladığını ifade eden Bhakdi, “Bu imalatın bağışıklık sistemi tarafından kabul edilebilir olması gerekmektedir. Sizin hücreleriniz elbette ancak yeteri kadar düşman varsa kendini antikor oluşturmaya mecbur hisseder. Bu durumda aşının son derece güçlü olması şarttır. Ayrıca sizin hücrelerinizin de çok fazla miktarda minicik eli olan minicik kollardan imal etmesi gerekir. Aksi takdirde yeteri kadar antikor üretemezler. Aşı üreten firmaların iddiasına göre bu işlem, hayvan deneylerinde başarıya ulaşmış. Bu da demek oluyor ki, onlar bu mRNA ile bazı deney hayvanlarını aşılamış ve bu hayvanlar da antikor oluşturmuş. Bu sebeple ‘Biz bunu başarmak için insanlarda da denemeliyiz’ diyorlar. Ancak tam da burada belirtmeliyim ki; ‘Biz bu işi becereceğiz’ iddiası çok tehlikeli. Çünkü ‘Şundan emin misiniz?’ diye sormak gerekir; yeteri kadar minicik eli olan minicik kol üretseniz bile sizin bağışıklık sisteminizin kâfi miktarda antikor üreteceğini nereden biliyorsunuz? Yeterli miktarda çöp üreteceğinizden ve bu çöplerin katil lenfositler tarafından öldürüleceğinden emin misiniz? Ben bunun cevabını bilmiyorum ama bir tahminim var. Şayet böyle bir şey olursa sizin katil lenfositleriniz, üretici hücrelerinize saldırabilir. Yani virüsü üreten kendi hücreleriniz saldırıya uğrayabilir. RNA bir gendir ve antijen (protein) için kodlanmıştır” şeklinde konuştu.
Katil lenfositlerin bu çöpü imal eden hücrelere saldıracağını belirten Bhakdi, “Hücreleriniz çöp imal ediyor, çünkü onlar virüsün genini aldıkları için antijenini (proteinini) üretiyor. Bu bir otoimmün (öz bağışık) reaksiyondur. Bunun nasıl olacağını kimse bilmiyor. Böyle bir şey olursa bizi nasıl sürprizlerin beklediğini tahmin bile edemeyiz. Bu söylediklerim aşırı derecede fazla önem arz ediyor. Şahsen kimseyle kavga etmek istemiyorum. Lothar H. Wieler (Robert Koch Enstitüsü Başkanı, veteriner hekim) ve Christian Drosten (Alman hükûmetinin korona danışmanı, virolog) ile bu konuda ilmî münazarada bulunmak ve onlara ‘Biraz evvel anlattıklarımı hiç düşündünüz mü?’ diye sormak isterdim. Şayet böyle bir şeyi düşünmediklerini söylerlerse bunu bilerek mi düşünmek istemediklerini merak eder, yine bunun da sebebini sorardım. Bu yapılmazsa büyük bir felaketle karşılaşma ihtimalimiz var. Bu durumda bu aşının denendiği insanlara kobay diyebiliriz. Onlar en azından maymunlar üzerinde bunu deneyebilirdi. Şu ana kadar yüzlerce insan deney maksatlı olarak bu aşıyı vuruldu ve onlara bu mRNA’lar zerk edildi. Şunu söyleyebilirim ki, bu aşıların yan etkileri bilinmiyor. Ayrıca size şunu söyleme cüretini kendimde buluyorum; bunun eğitimini alıp seneler boyunca bu işle uğraşan, enfeksiyon epidemiyolojisi dersi veren ender insanlardanım. Herkesin oturup bu konuyu detaylı bir şekilde düşünmesi şart. Ayrıca bunları söylerken yalnız olmadığımdan eminim. Şunu da belirtmeliyim ki, her söylediğimde kesinlikle haklı olduğumu iddia etmiyorum. Ancak bu konunun acilen ilmî çerçevede tartışılmasını istiyorum. Çünkü bu kadar önemli bir husustaki belirsizliklerin ve insanların kafasındaki soru işaretlerinin bir an evvel giderilmesi gerekiyor” dedi. "
 

Debussy

Moderator
Yönetici
#5
şimdi aşı hakkında birşey söylemek halk kesmine düşmez. bu gibi durumda azıcık karşıt söz bile modern tıbba karşı isyan olarak algılanıyor direk aşı karşıtı diye lanse ediliyor. o yüzden alanında gerçekten profesyonel ve aşıya karşı pozitif veya negatif ön yargılar taşımayan, olası bilimsel ve mantıklı sonuçlar hakkında konuşan bilim adamlarının sözleri önemli. Stefan Hockertz ve Sucharit Bhakdi gayet muteber ve bu konuda dünyada önde söz sahibi olan kişilerden. gayet anlaşılır ve açık bir açıklama yapmışlar bu konuda.

" Biyolog, immünolog, toksikolog ve farmakolog Prof. Dr. Stefan Hockertz, koronavirüse karşı geliştirilen aşıların insanları gen teknolojisi vasıtasıyla bir değişikliğe maruz bırakabileceğini söyledi.
Biyolog, immünolog, toksikolog ve farmakolog Prof. Dr. Stefan Hockertz, dünyanın nefesini tutarak beklediği koronavirüs aşısı hakkında açıklamalarda bulundu. 30 seneden fazla bir zamandan beri kendini aşı araştırmalarına adamış bir bilim adamı olarak bütün prosedürlerin harfiyen uygulandığı bir aşı için en az 8, hatta 10 seneye ihtiyaç olduğunu belirten Hockertz, öncelikle tarihte geliştirilen birçok aşının insanlığa sağladığı faydaların saymakla bitirilemeyeceğini ve genel manada aşılara yaklaşımının pozitif olduğunu ifade etti. Tamamen yeni bir aşılama stratejisine geçilmesine karar verildiğini söyleyen Hockertz, “Korona salgınında şimdi ne planlanıyor? Bu çok önemli bir konu ve medyada bu husus üzerinde bence çok az tartışma yapılıyor. Aşı şirketleri, serbest mRNA hücrelerinin yani serbest genetik hücrelerin taşıyıcı madde üzerinden küçük mini parçacıklar aracılığıyla hücrelerimize doğrudan eklenmesi ve sonra hücrelerimizin analiz edilmesini planlıyor. Bu da insanların net bir şekilde gen teknolojisi vasıtasıyla bir değişikliğe uğratılması manasına geliyor. Biz, vücuda zerk edilen bu virüsün genetik materyalinin hangi hücrelere gittiğini bilmiyoruz. Buradaki analiz işleminin ne kadar süreceğini de bilmiyoruz. Okumayı (analizi) durdurmanın hiçbir yolu yok. Ayrıca bu genetik materyalin virüsün genetik materyalinin neresine yerleşeceği hususunda da herhangi bilgimiz mevcut değil” dedi.
Özellikle bu genetik materyalin germ hücrelerine, yani kadınların yumurta hücrelerine veya erkeklerin sperm hücrelerine de yerleşip yerleşmediğini ve dolayısıyla böylece genetik miras bırakma yoluyla gelecek nesillere miras olarak aktarılıp aktarılmadığının bilinmediğini söyleyen Hockertz, “Bunların hiçbirini bilmiyoruz. Çünkü insan genomunu değiştirmek için böyle bir genetik aşılama daha önce hiç yapılmamıştı. Biraz evvel özetlediğim ve bilmediğimiz mevzuların normalde seneler sürecek ciddi ilmî çalışmalarla aydınlatılmasını arzu ediyorum ancak maalesef etrafımda böyle bir isteği göremiyorum” diye konuştu.
“Gen bazlı aşılar insanlık için çok tehlikeli”
Robert Koch Enstitüsü Aşılama Daimi Komitesinin bütün aşı tavsiyelerinin yaklaşık yarısını son derece faydalı bulduğunu, kesinlikle aşı muhalifi bir epidemiyolog olarak algılanmak istemediğinin altını çizen enfeksiyon epidemiyolojisi ve mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Sucharit Bhakdi, dünyanın merakla beklediği korona aşısı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Bhakdi, “Yeni mRNA’lı aşı, olabilecek en tehlikeli aşılardan biri. Bu aşı için klinik deneylere müsaade edilmesi bana göre suçtur. Bunun sebebini size daha iyi anlaşılabilmesi için çeşitli benzetmelerle şu şekilde açıklayabilirim; bir virüsün parçası ya da o virüs sizin hücrenizde üretilir ve onun çöpleri (atıkları) sürekli olarak dışarı atılır, yani kapının önüne konur. Katil (tabii öldürücü) olarak nitelediğimiz lenfositler kendi hücrelerini öldürmek üzere bu atıklara saldırır. Böylece virüs fabrikası kapanacaktır. Ve bu mRNA, virüs geni için bir nevi minicik bir eldir. İşte bu mRNA, virüsün kapıyı açabilmek için ihtiyaç duyduğu eli olan bir koldan başka bir şey değildir. Bu mRNA, sizin vücudunuza iğne yoluyla zerk edilirse sizin hücreniz tarafından kabul edilir. İlaç endüstrisi ve araştırmacılar, bu mRNA’yı hücrelerinizin rahatlıkla kabullenebilmesi için gerektiği şekilde hazırladı. Ancak bu mRNA’ların sizin hangi hücreleriniz tarafından kabul edileceğini ve vücudunuzun neresine yerleşeceğini bilemiyoruz, hiç kimse bilmiyor. Çünkü bu mRNA’ların nereye gideceği meçhul. Evet, bu mRNA’lar sizin kaslarınıza zerk edilecek ve hepimizin malumudur ki, bu mRNA’lar orada durmayacak. Burada bir paketteki milyarlarca mRNA’dan bahsediyoruz. Elbette bunlardan bir kısmı zerk edildikleri kasta kalabilir ancak büyük bir bölümü de vücudunuzun başka yerlerine gidecektir. Karaciğerinize, beyninize ya da bambaşka bir organınıza. Onu bilemiyoruz” dedi.
mRNA’ları kabul eden hücrelerin bu minicik eli olan minicik kolları imal etmeye başladığını ifade eden Bhakdi, “Bu imalatın bağışıklık sistemi tarafından kabul edilebilir olması gerekmektedir. Sizin hücreleriniz elbette ancak yeteri kadar düşman varsa kendini antikor oluşturmaya mecbur hisseder. Bu durumda aşının son derece güçlü olması şarttır. Ayrıca sizin hücrelerinizin de çok fazla miktarda minicik eli olan minicik kollardan imal etmesi gerekir. Aksi takdirde yeteri kadar antikor üretemezler. Aşı üreten firmaların iddiasına göre bu işlem, hayvan deneylerinde başarıya ulaşmış. Bu da demek oluyor ki, onlar bu mRNA ile bazı deney hayvanlarını aşılamış ve bu hayvanlar da antikor oluşturmuş. Bu sebeple ‘Biz bunu başarmak için insanlarda da denemeliyiz’ diyorlar. Ancak tam da burada belirtmeliyim ki; ‘Biz bu işi becereceğiz’ iddiası çok tehlikeli. Çünkü ‘Şundan emin misiniz?’ diye sormak gerekir; yeteri kadar minicik eli olan minicik kol üretseniz bile sizin bağışıklık sisteminizin kâfi miktarda antikor üreteceğini nereden biliyorsunuz? Yeterli miktarda çöp üreteceğinizden ve bu çöplerin katil lenfositler tarafından öldürüleceğinden emin misiniz? Ben bunun cevabını bilmiyorum ama bir tahminim var. Şayet böyle bir şey olursa sizin katil lenfositleriniz, üretici hücrelerinize saldırabilir. Yani virüsü üreten kendi hücreleriniz saldırıya uğrayabilir. RNA bir gendir ve antijen (protein) için kodlanmıştır” şeklinde konuştu.
Katil lenfositlerin bu çöpü imal eden hücrelere saldıracağını belirten Bhakdi, “Hücreleriniz çöp imal ediyor, çünkü onlar virüsün genini aldıkları için antijenini (proteinini) üretiyor. Bu bir otoimmün (öz bağışık) reaksiyondur. Bunun nasıl olacağını kimse bilmiyor. Böyle bir şey olursa bizi nasıl sürprizlerin beklediğini tahmin bile edemeyiz. Bu söylediklerim aşırı derecede fazla önem arz ediyor. Şahsen kimseyle kavga etmek istemiyorum. Lothar H. Wieler (Robert Koch Enstitüsü Başkanı, veteriner hekim) ve Christian Drosten (Alman hükûmetinin korona danışmanı, virolog) ile bu konuda ilmî münazarada bulunmak ve onlara ‘Biraz evvel anlattıklarımı hiç düşündünüz mü?’ diye sormak isterdim. Şayet böyle bir şeyi düşünmediklerini söylerlerse bunu bilerek mi düşünmek istemediklerini merak eder, yine bunun da sebebini sorardım. Bu yapılmazsa büyük bir felaketle karşılaşma ihtimalimiz var. Bu durumda bu aşının denendiği insanlara kobay diyebiliriz. Onlar en azından maymunlar üzerinde bunu deneyebilirdi. Şu ana kadar yüzlerce insan deney maksatlı olarak bu aşıyı vuruldu ve onlara bu mRNA’lar zerk edildi. Şunu söyleyebilirim ki, bu aşıların yan etkileri bilinmiyor. Ayrıca size şunu söyleme cüretini kendimde buluyorum; bunun eğitimini alıp seneler boyunca bu işle uğraşan, enfeksiyon epidemiyolojisi dersi veren ender insanlardanım. Herkesin oturup bu konuyu detaylı bir şekilde düşünmesi şart. Ayrıca bunları söylerken yalnız olmadığımdan eminim. Şunu da belirtmeliyim ki, her söylediğimde kesinlikle haklı olduğumu iddia etmiyorum. Ancak bu konunun acilen ilmî çerçevede tartışılmasını istiyorum. Çünkü bu kadar önemli bir husustaki belirsizliklerin ve insanların kafasındaki soru işaretlerinin bir an evvel giderilmesi gerekiyor” dedi. "
Elbette görüşünüzdür saygı duyarım ve her şey tartışılmalıdır ancak, Stefan Hockertz tipik "Quackery" örneğidir, misal Mart ayında bu salgının mevsimsel gripten bir farkı olmadığını, abartıldığını, hatta gripten daha zararsız olduğunu ve tıpçıların para koparmak için senaryolar yazdığını hunharca savunmuş, İtalya'da ölenlerin Covid'den değil hastane virüsünden öldüğünü falan öne sürmüş. Şimdi dedikleri tutmayınca buna başvurmuşlar anlaşılan :) Kaynak:
https://www.rs2.de/interview-mit-immunologe-und-toxikologe-prof-dr-stefan-hockertz
https://de.wikipedia.org/wiki/Stefan_Hockertz
https://correctiv.org/faktencheck/2...an-hockertz-behauptungen-in-die-irre-fuehren/

Dünya tıp bilimde böyle kişilere değil The Lancet, Nature, NEJM gibi akademik yerler dünyada söz sahibi olan birincil yerlerdir. Varsa kaygılar, problemli yerler makale ile ortaya konur. Ayrıca aşılar hakkında söyledikleri Türkiye dışında hiçbir yer ciddiye almamış, bir tane bile uluslararası ya da Alman haber kurumu paylaşmamış. Covid-19 gripten zararsız diyenler ve senaryocular şimdi de aşı karşıtlığına döndü.
 
Son düzenleme:

Debussy

Moderator
Yönetici
#6
Stefan Hockertz, tipik "Quackery" örneği, misal Mart ayında bu salgının mevsimsel gripten bir farkı olmadığını, abartıldığını, hatta gripten daha zararsız olduğunu hunharca savunmuş, şimdi dedikleri tutmayınca buna başvurmuşlar anlaşılan :) Kaynak:
https://www.rs2.de/interview-mit-immunologe-und-toxikologe-prof-dr-stefan-hockertz
https://de.wikipedia.org/wiki/Stefan_Hockertz
https://correctiv.org/faktencheck/2...an-hockertz-behauptungen-in-die-irre-fuehren/

Dünya tıp bilimde böyle kişilere değil The Lancet, Nature, NEJM gibi akademik yerler dünyada söz sahibi olan birincil yerlerdir.
Mart ayında dediklerine iki tane Türkçeleştirilmiş örnek de var, o zaman bu doktorlar gibiler yüzünden salgın önemsenmedi:
Türkiye'de vaka olmaz, gripten zararsız diyen Canan Karatay'lardan, Oytun Erbaş'lardan farkı yok; Alman şubesi.
 
Son düzenleme:

asaid

Meşe Yosunu
#7
haklı olabilirsiniz, başta geniş bir tavır sergilemiş ama bu son dediklerinde haklılık payı olmadığını göstermez. bu konuda bilgisi olan birinin çıkıp bu adamın dediklerinin mantıksız/mantıklı yanlarını ortaya koyması gerekir. aksi halde sadece taraf seçerek ilerlemek zorunda kalacağız.
 

Debussy

Moderator
Yönetici
#8
Evet ama ortada dönenler bilimsel değil, çok net binlerce akademik yayın ve doktorlara yönelik açıklama mevcut, insan zaten herhangi bir virüs kaptığında virüs kendi RNA'sını bırakır, hücreler ve vücudumuz iç içedir virüs RNA'sı ile ve bu hiçbir şekilde geni etkilemez, alakası yoktur, temel biyoloji bilimine aykırı dedikleri, mRNA da mesajcı RNA demek zaten, söylendiği türden bir alakası yok. Ortaya bilimsel bir argüman konulmuyor en başında. Elbette kaygılar dile getirilmeli ama bilimsel metodolojiye uygun biçimde sunmuyor bu tipte şahıslar, temel bilgiler görmezden gelerek ya da çarpıtarak safsata üretiyorlar.

Birkaç temel anlatımlı Türkçe açıklama bırakayım.

Virolog Semih Tarren floodu:
Bilkent Üniversitesi Sentetik biyoloji doktoru Urartu Şeker:
 
Son düzenleme:

asaid

Meşe Yosunu
#9
meselenin bilimsel olup olmadığını değerlendirmek için benim gibi çoğu insan yeterli bilgiye sahip değil maalesef. bana atılan bu mesaj da biri profesör biri uzman olan 5 kişilik bir doktor grubundan geliyor. demek meseleye dair onların da pek bir bilgisi yok. doktorların bile kafası bu kadar karışık ise biz nasıl emin olabiliriz. attıklarınız yine mantıklı şeyler gibi. ama değerlendirmesini ben yapamam yine güvenmem gerekir. bunun için de yine güvendiğim bir doktorun bu açıklamayı tasdik etmesi gerekir. aşı yapılmamasını savunan bir metin değil attığım şey, sadece sonda söylediği "ilmî çevrede tartışma" mevzusu. bu konunun üzerinde durulup özellikle doktor kesmine dahi açıklama yapılması gerek demekki. ki bizim kalbimizde mutmain olsun.
 
#10
Orwell'den 1984'ü okurken 25 yıl sonrasında okuduklarımı yaşayacağım hiç aklıma gelmezdi, kabuslarımızın distopyasıydı o...

Hiçbir aşıyı olmam, yapan babam da olsa.
 

Debussy

Moderator
Yönetici
#11
meselenin bilimsel olup olmadığını değerlendirmek için benim gibi çoğu insan yeterli bilgiye sahip değil maalesef. bana atılan bu mesaj da biri profesör biri uzman olan 5 kişilik bir doktor grubundan geliyor. demek meseleye dair onların da pek bir bilgisi yok. doktorların bile kafası bu kadar karışık ise biz nasıl emin olabiliriz. attıklarınız yine mantıklı şeyler gibi. ama değerlendirmesini ben yapamam yine güvenmem gerekir. bunun için de yine güvendiğim bir doktorun bu açıklamayı tasdik etmesi gerekir. aşı yapılmamasını savunan bir metin değil attığım şey, sadece sonda söylediği "ilmî çevrede tartışma" mevzusu. bu konunun üzerinde durulup özellikle doktor kesmine dahi açıklama yapılması gerek demekki. ki bizim kalbimizde mutmain olsun.
Evet bu aşı yeni bir teknoloji ile üretildiği için kaygılanmalar soru işaretleri çok doğal, zaten bize yapılacak Çin aşısı bu teknoloji ile değil bildiğimiz hep olduğumuz eski aşı tekniği ile yapılacak, eski tipte aşıyı olup yeni teknoloji aşıyı dışarıdan izlemek de bir çözüm.
Aslında bunlar ilmi çevrede tartışılıyor bir sorun görüldüğünde anti-tezler ortaya seriliyor, mesela plaquenil ilacının Covid için işe yaramadığına dair yüzlerce makale mevcut, bu aşılar da yüzbinlerce kişide denendi eğer söylendiği türden kaygılar olsa ve gözlemlense zaten ciddi tartışmalar çıkardı diye düşünüyorum.
 
#12
Evet bu aşı yeni bir teknoloji ile üretildiği için kaygılanmalar soru işaretleri çok doğal, zaten bize yapılacak Çin aşısı bu teknoloji ile değil bildiğimiz hep olduğumuz eski aşı tekniği ile yapılacak, eski tipte aşıyı olup yeni teknoloji aşıyı dışarıdan izlemek de bir çözüm.
Aslında bunlar ilmi çevrede tartışılıyor bir sorun görüldüğünde anti-tezler ortaya seriliyor, mesela plaquenil ilacının Covid için işe yaramadığına dair yüzlerce makale mevcut, bu aşılar da yüzbinlerce kişide denendi eğer söylendiği türden kaygılar olsa ve gözlemlense zaten ciddi tartışmalar çıkardı diye düşünüyorum.
Plaquenil hala reçetesiz satılmıyor , bu olaylardan önce elden perakende satış olarak alınabiliyordu ,şimdi ise uzman hekim raporu ve ilaca ait 2 adet reçete düzenlenip ilaç bitim tarihleri günü güne kontrol edilerek veriliyor neden olsa eski abd başkanının kullandığı ilaç
 

Debussy

Moderator
Yönetici
#13
Plaquenil hala reçetesiz satılmıyor , bu olaylardan önce elden perakende satış olarak alınabiliyordu ,şimdi ise uzman hekim raporu ve ilaca ait 2 adet reçete düzenlenip ilaç bitim tarihleri günü güne kontrol edilerek veriliyor neden olsa eski abd başkanının kullandığı ilaç
Söylediğim sadece Covid için kullanımı: Trump bu ilacı önerdi en başta ve mart ayı gibi faydalı olacağı düşünülüyordu kimi çevrelerce fakat sonra etkinsizliği orta konduğu için kendisi Covid olunca bu ilacı vermediler, özel antikor kokteyli oldu :) Oxford, FDA, Nature gibi tüm güvenilir kuruluşlar kullanılmaması gerektiği belirtilince tüm Avrupa Birliği ve Amerika durdurdu aylar önce, Trump'a bağlı hekim Fauci bile karşı çıkmış ve bu ilaç kullanılmamalı demişti. Bizim ülkede de TTB, Klimik ve birçok alanında uzman doktor Covid için verilmemesi gerektiğini söylüyor ama buna rağmen sağlık bakanlığının talimatı nedeniyle doktorlar istemeden de olsa veriyor, diğer ülkelerde ise yasaklı. Bunu örnekliyorum çünkü bir sorun olduğu ya da etkisiz olduğu düşünülüyorsa tıp dünyası topyekün ortaya koyuyor, karşı duruyorlar ve gerekli kontroller yapılmadan devam etmiyorlar. Aşı için ise ilaca nazaran çok daha titiz bir süreç var, önce lab deneyleri sonra hayvanlarda sonra yüzbinlerce kişide denenmeden toplu aşılama yapılmaz, 70'li yıllarda acele çıkan aşılar yüzünden çok fazla olmasa da ölümler olmuştu o yüzden çok titiz süreçlerden geçmesi gerekiyor.

Plaquenil için:
https://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa2016638?query=featured_home
https://www.ox.ac.uk/news/2020-06-0...oxychloroquine-hospitalised-patients-covid-19
https://www.fda.gov/drugs/drug-safe...oroquine-covid-19-outside-hospital-setting-or
 
Son düzenleme:

YILKANT

Administrator
Yönetici
#15
DSO ünde 10 larca ilaç kartelinin rüşvetli masşlı çalışanı varken bu sağlık sistemine güven duymak mümkün değil. O yüzden izleyip bekleyip mantığı böyle yönlendirmeden yanayım. Soner Yalçın'a ve bu konu ile ilgili kapsamlı araştırmasına çok inanan biri olarak. Sağlık sektörünün hapı yutturmak üzerine kurulduğuna kesinlikle inanıyorum. Dünyanın en büyük ve gözden kaçırılamayacak bu sektörünün mafyatik ağlarla, lobilerle dolu olduğuna eminim. Bu kadar her yönü ve işleyişi bilinen bir virüsün önce aşısı değil tedavisi için çözüm bulunurdu. Bu olmadan aşının önümüze konmasının içerdiği mana beni ürkütüyor.

Soner abim yaptır derse aşı olurum. Yoksa olmam. Mantığın ve aklın karşısına insanca kaygılar konunca ne ya da kim kazanacak ben de merak ediyorum doğrusu....
 

Mehmet

Meşe Yosunu
#16
DSO ünde 10 larca ilaç kartelinin rüşvetli masşlı çalışanı varken bu sağlık sistemine güven duymak mümkün değil. O yüzden izleyip bekleyip mantığı böyle yönlendirmeden yanayım. Soner Yalçın'a ve bu konu ile ilgili kapsamlı araştırmasına çok inanan biri olarak. Sağlık sektörünün hapı yutturmak üzerine kurulduğuna kesinlikle inanıyorum. Dünyanın en büyük ve gözden kaçırılamayacak bu sektörünün mafyatik ağlarla, lobilerle dolu olduğuna eminim. Bu kadar her yönü ve işleyişi bilinen bir virüsün önce aşısı değil tedavisi için çözüm bulunurdu. Bu olmadan aşının önümüze konmasının içerdiği mana beni ürkütüyor.

Soner abim yaptır derse aşı olurum. Yoksa olmam. Mantığın ve aklın karşısına insanca kaygılar konunca ne ya da kim kazanacak ben de merak ediyorum doğrusu....
Soner abim derken, aranızda yaş farkı yok niye abi dedin?
 

Debussy

Moderator
Yönetici
#17
Soner Yalçın değil miydi mesela Corona öldürmüyor kalp krizi geçirenleri koronadan öldü yazıyorlar vesaire diyen, bu adamlar en başından salgın olduğunu bile kabul etmedi, gripten zararsız dedi:D Sırf benim çevremden onlarca hastanelik olanları, ölenleri bilmesem...

Çok ciddi bir konu olduğu için Soner Yalçın'ın kitaplarinda ve köşesinde yazdığı tüm uydurma, çarpıtma bilgileri belgeleriyle madde madde çürüten kapsamlı bir çalışmayı bırakayım, dileyen okusun kararını öyle versin derim:

https://evrimagaci.org/soner-yalcin...li-kaynaksiz-uydurma-veya-carpitilmistir-8350
 

asaid

Meşe Yosunu
#18
çoğu görüş mantıklı olmakla birlikte olayın gerçekten iç yüzünü bilmediğimiz için şüpheli de duruyor. paranoyaklık ile önlem almak arasındaki ince çizgi de dolaşıyor tüm toplum şuanda. aşı yaptırmak isteyen de istemeyen de kendine göre önlem alıyor. Ozan hocamın dediği:
"Aşı için ise ilaca nazaran çok daha titiz bir süreç var, önce lab deneyleri sonra hayvanlarda sonra yüzbinlerce kişide denenmeden toplu aşılama yapılmaz."

gibi ise zaten çok kaygilanacak bir durum yok gibi duruyor. Benim endişem daha güvenilirliği iyice kantilanmadan bu yönteme başvurulması.
 

Debussy

Moderator
Yönetici
#19
çoğu görüş mantıklı olmakla birlikte olayın gerçekten iç yüzünü bilmediğimiz için şüpheli de duruyor. paranoyaklık ile önlem almak arasındaki ince çizgi de dolaşıyor tüm toplum şuanda. aşı yaptırmak isteyen de istemeyen de kendine göre önlem alıyor. Ozan hocamın dediği:
"Aşı için ise ilaca nazaran çok daha titiz bir süreç var, önce lab deneyleri sonra hayvanlarda sonra yüzbinlerce kişide denenmeden toplu aşılama yapılmaz."

gibi ise zaten çok kaygilanacak bir durum yok gibi duruyor. Benim endişem daha güvenilirliği iyice kantilanmadan bu yönteme başvurulması.
Bu insanın doğasında olan bir şey ve kaygılar anlaşılabilir. Ama bu tarz teoriler tarihte hep oldu, şuan bize nasıl komik geliyorsa onlar gelecekte de bugünkü tartışmaların geleceğini düşünüyorum. Birkaç örnek vermek istiyorum...

Kara veba başladığında toplumdaki iki yaygın görüş: Yahudiler kuyulara zehir attı ve cadılar büyü yaptı. Sonuç binlerce yahudi ve cadı diye ilan edilen kadın katliamı.

1918 salgını belli kesimdeki yaygın görüş: Birinci dünya savaşında yenilecegini anlayan Almanya biyolojik silah yaptı ve insanları hasta etti.

İngiltere'de ilk asi yapıldığında toplumdaki yaygın inanış: İnsanlar ineğe dönüşecek, çünkü aşı iserisinde inekten bir parça var.

Corona ilk çıktığında gripten farksız diyip şuan aşı karsitligi yapan kişiler: Bu gripten zararsız, kimseyi öldürmüyor, yayılmayacak neden bu onlemler alınıyor, Türkiye'de anca 10-20 vaka olur, İtalya'da hastane virüsü öldürdü, bu bir komplo, Bill Gates üretti.

Son yıllarda yapılan asi karşıtlığı sonucu: Yıllardır kaybolan hastalıklar tekrardan başladı, ölümleri biten ya da sıfıra yakinsayan cocuk felci ya da kızamık gibi hastalıklar binlerce çocuğun ölümüne sebep oldu.

Bilimin tamamen kusursuz işlediğini iddia etmiyorum ya da kapitalst düzende bozulmalara uğrayan kısımlar da pek tabii var ancak çift taraflı değerlendirme yapmak en sağlıklısı. Herkese sağlıkli mutlu günler diliyorum.
 
Son düzenleme:

YILKANT

Administrator
Yönetici
#20
Soner Yalçın değil miydi mesela Corona öldürmüyor kalp krizi geçirenleri koronadan öldü yazıyorlar vesaire diyen, bu adamlar en başından salgın olduğunu bile kabul etmedi, gripten zararsız dedi:D Sırf benim çevremden onlarca hastanelik olanları, ölenleri bilmesem...

Çok ciddi bir konu olduğu için Soner Yalçın'ın kitaplarinda ve köşesinde yazdığı tüm uydurma, çarpıtma bilgileri belgeleriyle madde madde çürüten kapsamlı bir çalışmayı bırakayım, dileyen okusun kararını öyle versin derim:

https://evrimagaci.org/soner-yalcin...li-kaynaksiz-uydurma-veya-carpitilmistir-8350
Koca koca prof ları besleyen sektör tabi ki de bu makaleyi yazdırabilir. Fikir benim beni bağlar tabi ki