SULEKO DOSYASI

YILKANT

Administrator
Yönetici
#1
suleko.jpg

Suleko 2013 Yılında Kurulmuş bir parfüm evi. Kurulduğu yıl tasarladıkları 4 parfüm dışında şu an herhangi bir güncel kokuları mevcut değil. Özgün işleri ararken; Yaptığı çalışmaları beğendiğim Parfümör Cecile Zarokian’ı incelerken Suleko radarıma giriverdi. Defalarca uğraşmama hatta adreslerine bir arkadaşımı (sağolsun) göndermeme rağmen bir türlü ulaşamadığım bir markaydı. Nihayet yakın zamanda Fransa’da yaşayan kuzenim sayesinde kokuların Discovery Setine ulaştım. Çok fazla kişinin denemediğini hatta Türkiyeden deneyen kimsenin olmadığına neredeyse emin olmam sebebi ile heyecan duyduğumu sizlerden gizleyecek değilim. :)
Butikle ilgili araştırmalarımda Kökeni Rusya olan Firmanın sahibesi Anastasia Sokolowa’nın çocukluğunda aile büyüklerinden dinlediği öz kültürüne ait hikayelerle ve mevsimlerle ilişkilendirerek bir koku konsepti yaratmaya çalıştığını görüyoruz.

Cecile-Zarokian1.jpg SOKOLOWA.jpg
(Zarokian ve Sokolowa)

Albho: Kelt Mitolojilerinde Kuğu ya verilen isim. Kuğunun ışığın ve maneviyatın temsilcisi olduğuna inanılmaktadır. Bir çok eserde de farklı ruh hallerini kuğuların renkleri ile de dışa vurarak anlattıklarını biliyoruz.

Vy Roza: Puşkin’in şiirsel romanı ve Tchaikovski nin de Operaya uyarladığı Yevgeni Onegin’in kahramanı Tatiana ya atıfta bulunmuş. Tatiana iyilik, saflık ve nezaketi temsil eden bir karakter. Yaşamın tüm gücünü hisseden, yeniden doğmuşçasına yaşayan, mutlu, huzurlu ve neşeli güzel bir kadını karakterize ediyor.

Djelem: 1971 Yılında Çingenelerin marşı haline dönüştürülmüş bir Çingene şarkısıymış. Çingenelerin Tutkulu, cüretkar, melankolik ve neşeli ruh hallerini, özgürlüğe düşkünlüğünü temsil eden bir koku olarak düşünmüşler Djelem i.

Baba yaga: Rus masallarında küçük çocuklara korku salan, vahşi ve karanlık bir ormanda, ürkütücü bir evde yaşayan, rüzgarla varlığını hissettiren ve kaçırdığı çocukları yiyen bir cadının hikayesi. Hikayenin sonunda Cadının ölümü ve onun elinden kurtulan çocuğun mutluluğu.

İlginç hikayeler üzerine kurulmuş bir konsept, başarılı bir parfümör ve ulaşılması zor bir marka. Gez, göz, arpacık tamam :) kokular nasıl onlara bakalım isterseniz.

Not: Elime geçen koku miktarları sadece sample seviyesinde olduğu için ve paylaşmak için sırada bekleyen arkadaşlarımın olması nedeni ile kokuları kısaca yazmaya çalışacağım. Mevsim geçişleri, gündüz-gece farklılıkları, ısı değişimleri gibi testleri bu parfümlerde maalesef yapamadım.

suleko2.jpg

suleko3.jpg

Suleko Albho
Açıklanan notaları:

Üst Notalar : Okaliptus ve nane
Orta Notalar: Çam, sedir ve gaiac
Alt Notalar: Labdanum, Benzoin reçinesi, Tolu balsamı

Kokunun açılışını yeşil ferahlar yapıyor. Ben özellikle okaliptüs kokusunu daha yoğun hissediyorum. Kokunun başından sonuna okaliptüs farklı tınılarla müdahil denilebilir. Daha sonra bu yeşil ve parlak yapıya biraz çam karışarak hafif baharatlı bir eksende odunsular ekleniyor. Özellikle sedir kokuya çok yakışmış. Gaiac da biraz tozlu ve kuru halde kokuya katıldığından; karışımın, orta bölümde canlı havasının biraz bastırıldığından rahatlıkla bahsedebiliriz. Dip notalarda benim sevdiğim tarzda bir reçine ve labdanum kullanımı olduğunu söyleyebiliriz. Bir miktar tozlu, çok az da tatlılık içeren son bölüm de gayet güzel. Kokunun üç bölümü içinde giriş için soğuk, ortada ılık ve son bölümde sıcak denilebilir. Bana koku bütününde sabah erken saatte güneşin doğuşuyla beraber gidilmiş açık renkteki yeşil ağaçların olduğu bir ormanı hatırlattı. Önce çiğ damlalarıyla sabah ayazını hissedip güneş yükseldikçe ısınan bir yer çağrışımını verdi. Bence gayet özgün ve başarılı.


Suleko Vy Roza:
Açıklanan Notaları:

Üst Notalar: Leylak, çimen, vadi zambağı
Orta Notalar: Gül
Alt Notalar: Odunsu notalar

Kokunun açılışı yeşil hissiyatlı bir çiçek şöleni. Leylak, zambak ve asidik bir gül ile yeşil tonlarda bir giriş yapıyor. Çiçeklerin gayet canlı ve doğal koktuğunu söyleyebilirim. Baharda çiçek bahçelerinde bir gezinti gibi. Eşime kullandırıp ondan kokladığımda o da aynı şeyleri söylemişti. Bu kokunun herhangi bir benzeri olduğunu sanmıyorum. Sanki o doğayı şişeye doldurmuşlar gibi bir hissiyatı var. Canlı doğal, parlak ve özellikle kadınsı yönleri ön planda. Çiçek seven birinin bu kokuyu sevmeyeceğini sanmam. Sonrasında ise hafiften dolgunlaşsa da koku büyük bir değişime uğramıyor. Bu konforlu, ışıltılı çiçeksi yapı küçücük odunsu ama çok değiştirmeyen ve bozmayan eklemeyle devam ediyor. Vy Roza yı gayet başarılı buldum.


Djelem:
Açıklanan notaları:

Üst Notalar: Hay, karanfil çiçeği
Orta Notalar: Karanfil baharatı
Alt Notalar: Amber

Kokunun açılışı, ortası ve sonu tamamen amber vurgusuyla ilerliyor. Nota dizgisini kenara koyacak olursak. Yoğun amberli, baharat ve çiçeksi vurgulu tatlı sayılabilecek bir yapısı var. Tam da benim beğenmediğim ve vücudumun tepki verdiği bir aile mensubu. Yoğun amber kullanımı bende: korkunç bir baş ağrısına sebebiyet veriyor. Zira artık sentetik kullanılmakta olan bu nota yoğunluğu ve yapısı ile bana uzun süredir ciddi rahatsızlık veriyor. LDDM denememde de benzer şeyleri yaşadığımı belirtmeliyim. Sorun tamamen bende; çünkü bu tarzı seven ve sorunsuzca kullanan insanlar mevcut. Bu rahatsızlığı yaşamayan birinin bu kokuyu denemesini ve yazmasını istediğimden Ozan’dan rica edeceğim. Ne kadar istesem de kokuyu içime çekip gözlemlemem mümkün olmadı. Kabaca genel olarak beğenilebilecek sentetik bir amber parfümü olduğunu söyleyebilirim. Bu hali ile de beğenip beğenmediğimi değerlendiremiyorum. Ozan beğenirse beğeniyorum. Beğenmezse ben de sevmiyorum. :)


Baba yaga:
Açıklanan Notaları:

Üst Notalar: Bergamut, portakal, mandalina
Orta Notalar: Tarçın, küçük hindistan cevizi, yonca, kırmızı biber, karabiber
Alt Notalar: Deri, paçuli. ardıç meyvesi

Nota yapısı ile en ilgimi çeken Suleko idi Baba yaga. Kokunun açılışında bir turunçgil patlaması ve hafif tatlılığı söz konusu. Küçük Hindistan cevizinin ve baharatların dahil olması çok sürmüyor. Bir miktar aromatik ve baharatlı ama baharatlara rağmen sıcak bir koku değil. Değişimler geçişler var ancak hiç bekletmiyor. Tüm geçişler hızlıca oluyor. Koku hemen yoğunlaşıp biraz karanlık tarafa geçmeye başlıyor. Karanlığı veren hafif hayvansal bir deri ve paçuli oluyor. Ancak ardıç meyvesinin biraz buruk tadı olan yapısı kokuyu ele geçiriyor. Kokunun kolayca karanlık bir orman kokusu hissiyatı vermesine sebep olan paçuli ise benim sevdiğim türde ve karanlık bir hali var. Hatta paçuli o kadar özgün ki neredeyse meşe yosununa benzer bir hali var. Kokunun bitişi ise bu kokuların zayıflaması ve artık iso-e nin iyice hissedilmeye başlamasıyla sona eriyor. İlginç olan kokunun başından itibaren alamadığınız (ki sanırım baharatlar buna engel oluyor) iso-e nin oldukça güçlü dipte ortaya çıkması. Bu şuna benziyor: bir şeyi saklarsınız, saklarsınız ama sonunda tam bitti derken yakalanırsınız. Yaptığınız tüm gayret boşa gider. İşte böyle olmuş Baba yaga. Özgün mü evet güzel mi bence güzel. Ama sondaki acemice ortaya çıkan iso-e bende tamamen soru işareti oluşturdu. Sıcaktan bunalınca koklamayı unutup kaçırdığımdan olsa gerek; bu durumun farkına biraz geç vardım. Genel hatlarıyla tamda kokuyu gömmemek gerek. Aslında kışın kokuya bir şans daha vermek çok doğru olur sanırım. Kalırsa veya tekrar ulaşırsam bu kokulara Antalyanın 30 üstü ve bol rutubetli sıcakları yerine biraz serin bir iklimdeki izlenimlerimi de burada paylaşırım.


Sonuç:
Uzun zamandır peşinde koştuğum ulaşılması benim için güç olan bir markanın tüm kokularını deneme fırsatı buldum. Öncelikle bu yolculuktaki güzel koku deneyimlerinden birini yaşadım. Kokuları mevsimsel olarak ayırdığımızda;

Albho: İlkbahar
Vy Roza: Yaz (Ama Antalya yazı değil :) )
Baba yaga: Sonbahar
Djelem: Kış

Diyebiliriz. Koku olarak kişisel beğeni sıralamam: 1-Albho, 2-Vy Roza, 3-Baba yaga, 4-Djelem (bu kokuya haksızlık etmiş olabilirim onu Ozan denedikten sonra konuşabiliriz.)

Kalite ve özgünlük anlamında bana göre marka gayet başarılı. Bazılarında ufak tefek sıkıntılar var ancak çok göze batar cinsten değil. Temaya uygunluk açısından başarılı. Kokular neredeyse anlatılmak istenilen hikayelerle birebir örtüşüyor. Peki bir şişe almak istesen hangisini alırdın derseniz o kadar eleştirsem de yine Baba yaga derdim. :) Kokuların performansı bir Edp Ortalamasında; çok doğa dışı bir performans yerine anlatılmaya çalışılan hikayelere odaklanırsanız daha çok keyif alırsınız diyebilirim. Zira miktar açısından çok şansım olmadığı için ben öyle yaptım. Tabi 5 fıs yapabilirseniz bu kokuların ortamı ele geçirmesi olası. Ancak bunu deneyimleyemedim şimdilik sadece bir öngörü olarak kaldı. Uzun süredir beklediğim bu parfümlerden daha büyük bir heyecan bekliyordum . Kullanmak ve koklamak keyifli olsa da olağan üstü bir heyecan yaratmadılar. Yine de deneyebildiğim için çok mutluyum.

Hatamız varsa affola.
 
Son düzenleme:

Debussy

Moderator
Yönetici
#2
Ellerine sağlık abi, çok güzel bir inceleme olmuş, yurt dışında bile yok :).

Bazen o tarz amberler bende de baş ağrısına sebebiyet verebiliyor ama Djelem için bir şeyler yazarım tabii. Seni ne kadar uğraştırdığını biliyorum bu markanın, beklentileri karşıladı mı bilemiyorum ama güzel işleri var anlaşılan.
 

YILKANT

Administrator
Yönetici
#3
Fena değiller Ozan bu hafta tanıştırayım seni bu arkadaşlarla. Sonra yolculuğa çıkacaklar. Suleko Türkiye turnesi dahilinde bir kaç kapı daha gezecekler. :)
 

Ustad

Dr Hobbit, omurga önemlidir Kardeşim.
Yönetici
#9
Merakla beklediğimiz bir markaydı Suleko. Kaleminize sağlık Yılmaz Bey. Albho ilgimi çekti.
 
#11
Ekli dosyayı görüntüle 634

Suleko 2013 Yılında Kurulmuş bir parfüm evi. Kurulduğu yıl tasarladıkları 4 parfüm dışında şu an herhangi bir güncel kokuları mevcut değil. Özgün işleri ararken; Yaptığı çalışmaları beğendiğim Parfümör Cecile Zarokian’ı incelerken Suleko radarıma giriverdi. Defalarca uğraşmama hatta adreslerine bir arkadaşımı (sağolsun) göndermeme rağmen bir türlü ulaşamadığım bir markaydı. Nihayet yakın zamanda Fransa’da yaşayan kuzenim sayesinde kokuların Discovery Setine ulaştım. Çok fazla kişinin denemediğini hatta Türkiyeden deneyen kimsenin olmadığına neredeyse emin olmam sebebi ile heyecan duyduğumu sizlerden gizleyecek değilim. :)
Butikle ilgili araştırmalarımda Kökeni Rusya olan Firmanın sahibesi Anastasia Sokolowa’nın çocukluğunda aile büyüklerinden dinlediği öz kültürüne ait hikayelerle ve mevsimlerle ilişkilendirerek bir koku konsepti yaratmaya çalıştığını görüyoruz.

Ekli dosyayı görüntüle 635 Ekli dosyayı görüntüle 636
(Zarokian ve Sokolowa)

Albho: Kelt Mitolojilerinde Kuğu ya verilen isim. Kuğunun ışığın ve maneviyatın temsilcisi olduğuna inanılmaktadır. Bir çok eserde de farklı ruh hallerini kuğuların renkleri ile de dışa vurarak anlattıklarını biliyoruz.

Vy Roza: Puşkin’in şiirsel romanı ve Tchaikovski nin de Operaya uyarladığı Yevgeni Onegin’in kahramanı Tatiana ya atıfta bulunmuş. Tatiana iyilik, saflık ve nezaketi temsil eden bir karakter. Yaşamın tüm gücünü hisseden, yeniden doğmuşçasına yaşayan, mutlu, huzurlu ve neşeli güzel bir kadını karakterize ediyor.

Djelem: 1971 Yılında Çingenelerin marşı haline dönüştürülmüş bir Çingene şarkısıymış. Çingenelerin Tutkulu, cüretkar, melankolik ve neşeli ruh hallerini, özgürlüğe düşkünlüğünü temsil eden bir koku olarak düşünmüşler Djelem i.

Baba yaga: Rus masallarında küçük çocuklara korku salan, vahşi ve karanlık bir ormanda, ürkütücü bir evde yaşayan, rüzgarla varlığını hissettiren ve kaçırdığı çocukları yiyen bir cadının hikayesi. Hikayenin sonunda Cadının ölümü ve onun elinden kurtulan çocuğun mutluluğu.

İlginç hikayeler üzerine kurulmuş bir konsept, başarılı bir parfümör ve ulaşılması zor bir marka. Gez, göz, arpacık tamam :) kokular nasıl onlara bakalım isterseniz.

Not: Elime geçen koku miktarları sadece sample seviyesinde olduğu için ve paylaşmak için sırada bekleyen arkadaşlarımın olması nedeni ile kokuları kısaca yazmaya çalışacağım. Mevsim geçişleri, gündüz-gece farklılıkları, ısı değişimleri gibi testleri bu parfümlerde maalesef yapamadım.

Ekli dosyayı görüntüle 637

Ekli dosyayı görüntüle 638

Suleko Albho
Açıklanan notaları:

Üst Notalar : Okaliptus ve nane
Orta Notalar: Çam, sedir ve gaiac
Alt Notalar: Labdanum, Benzoin reçinesi, Tolu balsamı

Kokunun açılışını yeşil ferahlar yapıyor. Ben özellikle okaliptüs kokusunu daha yoğun hissediyorum. Kokunun başından sonuna okaliptüs farklı tınılarla müdahil denilebilir. Daha sonra bu yeşil ve parlak yapıya biraz çam karışarak hafif baharatlı bir eksende odunsular ekleniyor. Özellikle sedir kokuya çok yakışmış. Gaiac da biraz tozlu ve kuru halde kokuya katıldığından; karışımın, orta bölümde canlı havasının biraz bastırıldığından rahatlıkla bahsedebiliriz. Dip notalarda benim sevdiğim tarzda bir reçine ve labdanum kullanımı olduğunu söyleyebiliriz. Bir miktar tozlu, çok az da tatlılık içeren son bölüm de gayet güzel. Kokunun üç bölümü içinde giriş için soğuk, ortada ılık ve son bölümde sıcak denilebilir. Bana koku bütününde sabah erken saatte güneşin doğuşuyla beraber gidilmiş açık renkteki yeşil ağaçların olduğu bir ormanı hatırlattı. Önce çiğ damlalarıyla sabah ayazını hissedip güneş yükseldikçe ısınan bir yer çağrışımını verdi. Bence gayet özgün ve başarılı.


Suleko Vy Roza:
Açıklanan Notaları:

Üst Notalar: Leylak, çimen, vadi zambağı
Orta Notalar: Gül
Alt Notalar: Odunsu notalar

Kokunun açılışı yeşil hissiyatlı bir çiçek şöleni. Leylak, zambak ve asidik bir gül ile yeşil tonlarda bir giriş yapıyor. Çiçeklerin gayet canlı ve doğal koktuğunu söyleyebilirim. Baharda çiçek bahçelerinde bir gezinti gibi. Eşime kullandırıp ondan kokladığımda o da aynı şeyleri söylemişti. Bu kokunun herhangi bir benzeri olduğunu sanmıyorum. Sanki o doğayı şişeye doldurmuşlar gibi bir hissiyatı var. Canlı doğal, parlak ve özellikle kadınsı yönleri ön planda. Çiçek seven birinin bu kokuyu sevmeyeceğini sanmam. Sonrasında ise hafiften dolgunlaşsa da koku büyük bir değişime uğramıyor. Bu konforlu, ışıltılı çiçeksi yapı küçücük odunsu ama çok değiştirmeyen ve bozmayan eklemeyle devam ediyor. Vy Roza yı gayet başarılı buldum.


Djelem:
Açıklanan notaları:

Üst Notalar: Hay, karanfil çiçeği
Orta Notalar: Karanfil baharatı
Alt Notalar: Amber

Kokunun açılışı, ortası ve sonu tamamen amber vurgusuyla ilerliyor. Nota dizgisini kenara koyacak olursak. Yoğun amberli, baharat ve çiçeksi vurgulu tatlı sayılabilecek bir yapısı var. Tam da benim beğenmediğim ve vücudumun tepki verdiği bir aile mensubu. Yoğun amber kullanımı bende: korkunç bir baş ağrısına sebebiyet veriyor. Zira artık sentetik kullanılmakta olan bu nota yoğunluğu ve yapısı ile bana uzun süredir ciddi rahatsızlık veriyor. LDDM denememde de benzer şeyleri yaşadığımı belirtmeliyim. Sorun tamamen bende; çünkü bu tarzı seven ve sorunsuzca kullanan insanlar mevcut. Bu rahatsızlığı yaşamayan birinin bu kokuyu denemesini ve yazmasını istediğimden Ozan’dan rica edeceğim. Ne kadar istesem de kokuyu içime çekip gözlemlemem mümkün olmadı. Kabaca genel olarak beğenilebilecek sentetik bir amber parfümü olduğunu söyleyebilirim. Bu hali ile de beğenip beğenmediğimi değerlendiremiyorum. Ozan beğenirse beğeniyorum. Beğenmezse ben de sevmiyorum. :)


Baba yaga:
Açıklanan Notaları:

Üst Notalar: Bergamut, portakal, mandalina
Orta Notalar: Tarçın, küçük hindistan cevizi, yonca, kırmızı biber, karabiber
Alt Notalar: Deri, paçuli. ardıç meyvesi

Nota yapısı ile en ilgimi çeken Suleko idi Baba yaga. Kokunun açılışında bir turunçgil patlaması ve hafif tatlılığı söz konusu. Küçük Hindistan cevizinin ve baharatların dahil olması çok sürmüyor. Bir miktar aromatik ve baharatlı ama baharatlara rağmen sıcak bir koku değil. Değişimler geçişler var ancak hiç bekletmiyor. Tüm geçişler hızlıca oluyor. Koku hemen yoğunlaşıp biraz karanlık tarafa geçmeye başlıyor. Karanlığı veren hafif hayvansal bir deri ve paçuli oluyor. Ancak ardıç meyvesinin biraz buruk tadı olan yapısı kokuyu ele geçiriyor. Kokunun kolayca karanlık bir orman kokusu hissiyatı vermesine sebep olan paçuli ise benim sevdiğim türde ve karanlık bir hali var. Hatta paçuli o kadar özgün ki neredeyse meşe yosununa benzer bir hali var. Kokunun bitişi ise bu kokuların zayıflaması ve artık iso-e nin iyice hissedilmeye başlamasıyla sona eriyor. İlginç olan kokunun başından itibaren alamadığınız (ki sanırım baharatlar buna engel oluyor) iso-e nin oldukça güçlü dipte ortaya çıkması. Bu şuna benziyor: bir şeyi saklarsınız, saklarsınız ama sonunda tam bitti derken yakalanırsınız. Yaptığınız tüm gayret boşa gider. İşte böyle olmuş Baba yaga. Özgün mü evet güzel mi bence güzel. Ama sondaki acemice ortaya çıkan iso-e bende tamamen soru işareti oluşturdu. Sıcaktan bunalınca koklamayı unutup kaçırdığımdan olsa gerek; bu durumun farkına biraz geç vardım. Genel hatlarıyla tamda kokuyu gömmemek gerek. Aslında kışın kokuya bir şans daha vermek çok doğru olur sanırım. Kalırsa veya tekrar ulaşırsam bu kokulara Antalyanın 30 üstü ve bol rutubetli sıcakları yerine biraz serin bir iklimdeki izlenimlerimi de burada paylaşırım.


Sonuç:
Uzun zamandır peşinde koştuğum ulaşılması benim için güç olan bir markanın tüm kokularını deneme fırsatı buldum. Öncelikle bu yolculuktaki güzel koku deneyimlerinden birini yaşadım. Kokuları mevsimsel olarak ayırdığımızda;

Albho: İlkbahar
Vy Roza: Yaz (Ama Antalya yazı değil :) )
Baba yaga: Sonbahar
Djelem: Kış

Diyebiliriz. Koku olarak kişisel beğeni sıralamam: 1-Albho, 2-Vy Roza, 3-Baba yaga, 4-Djelem (bu kokuya haksızlık etmiş olabilirim onu Ozan denedikten sonra konuşabiliriz.)

Kalite ve özgünlük anlamında bana göre marka gayet başarılı. Bazılarında ufak tefek sıkıntılar var ancak çok göze batar cinsten değil. Temaya uygunluk açısından başarılı. Kokular neredeyse anlatılmak istenilen hikayelerle birebir örtüşüyor. Peki bir şişe almak istesen hangisini alırdın derseniz o kadar eleştirsem de yine Baba yaga derdim. :) Kokuların performansı bir Edp Ortalamasında; çok doğa dışı bir performans yerine anlatılmaya çalışılan hikayelere odaklanırsanız daha çok keyif alırsınız diyebilirim. Zira miktar açısından çok şansım olmadığı için ben öyle yaptım. Tabi 5 fıs yapabilirseniz bu kokuların ortamı ele geçirmesi olası. Ancak bunu deneyimleyemedim şimdilik sadece bir öngörü olarak kaldı. Uzun süredir beklediğim bu parfümlerden daha büyük bir heyecan bekliyordum . Kullanmak ve koklamak keyifli olsa da olağan üstü bir heyecan yaratmadılar. Yine de deneyebildiğim için çok mutluyum.

Hatamız varsa affola.
Elinize sağlık çok güzel yorumlamışsınız yılmaz bey
 
#12
Abicim çok güzel bi anlatım olmuş belki kendi parfümlerini Cecile bile böyle anlatamazdı.
Sayende bende tanıştım bu güzellerle
Benimde kaliteli deri ile yakaladığı karanlık hava ile Babayaga favorim oldu. Başta biraz hayvansal mı olsam diyip rayına oturması çok iyi olmuş bence. Bu geçiş ile bence Cecile Zarokian ı tamamen kirli hayvansal kötü kokan kokuları tasarlayan burunların örnek alması gerekiyor.
İkinci sıramı ise Albho, yeşil havası ile beni eskiye alıp daha sonra dur bakalım modern hissiyatı unutmadık dedirten bir koku olmuş.
Bu güzeller için bir kez daha teşekkür ediyorum abicim


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
 

YILKANT

Administrator
Yönetici
#13
Abicim çok güzel bi anlatım olmuş belki kendi parfümlerini Cecile bile böyle anlatamazdı.
Sayende bende tanıştım bu güzellerle
Benimde kaliteli deri ile yakaladığı karanlık hava ile Babayaga favorim oldu. Başta biraz hayvansal mı olsam diyip rayına oturması çok iyi olmuş bence. Bu geçiş ile bence Cecile Zarokian ı tamamen kirli hayvansal kötü kokan kokuları tasarlayan burunların örnek alması gerekiyor.
İkinci sıramı ise Albho, yeşil havası ile beni eskiye alıp daha sonra dur bakalım modern hissiyatı unutmadık dedirten bir koku olmuş.
Bu güzeller için bir kez daha teşekkür ediyorum abicim


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Güzel günlerde kullan kardeşim.
Diğer set de yakında turneye çıkacak. Tüm kullananlardan da bu başlığa yorum bekliyorum. :)