Zoologist Nightingale

YILKANT

Administrator
Yönetici
#1
Bülbül’ü hepimiz biliriz. Yurdumuzun dört bir yerinde özellikle kırsal alanda bahar aylarında o güzel ötüşüne hepimiz muhakkak aşinayız. Kafese hapsedildiğinde en fazla üç gün yaşayan, doğada kendi halinde yaşamasına ve ötüşüne hayran olduğumuz Bülbül’ün ötüşü aslında bir aşk çağrısıdır. Bu yüzdendir ki bizim divan edebiyatımızda aşık erkek ortak bir kavram olarak bülbülle ilişkilendirmiş sevdiği kadına da bir çiçek “gül” ismi verilmiştir. Bunun sebebi büyük ihtimalle bülbülün yuvasını genellikle gül ocaklarına yapmasıdır.
Gül ile Bülbülün efsanevi hikayesi de kısaca şöyle: İstisnasız her çiçek bülbüle aşıktır. Lakin Bülbül ise sadece güle aşıktır. Bülbül ile gül asla kavuşamazlar. Çünkü gül bülbüle karşılık vermez. Gül nazlıdır; vefasızdır; zulmeder bülbüle. Bülbül yanık sesiyle sürekli güzel şarkılar söyler; fakat aşkına cevap alamamaktadır. Ne kadar güle yaklaşmaya çalışsa da dikenleri izin vermez. Yine güle yaklaşmaya çalıştığı bir gün göğsüne batan bir diken bülbülü öldürür.


Bugün sizlere anlatmaya çalışacağım koku Hayvan dostu bir butik olan Zoologist’in Nightingale isimli kokusu. Türkçesi girişten de anlaşılacağı üzere Bülbül anlamına geliyor.

Zoologist 2013 Yılında Victor Wong tarafından kurulmuş Kanada kökenli bir butik. Hayvanlara olan hayranlıkları belli, insanoğlunun tüm hayvanlardan öğreneceği şeyler olduğuna inanıyorlar; ve onların kendilerine özgü davranışlarından, yaşantılarından ilham alarak parfümler tasarlamışlar. Butiğin felsefesi hayvanlara zarar vermemek ve onlara saygı duymak üzerine inşa edilmiş olduğundan hayvansal materyallere sentetik çözümler bularak yer verdikleri söylememiz gerek. Açıkçası ben de herhangi bir canlının doğal yaşam alanından koparılıp herhangi bir sektörde kullanılmasını doğru bulmuyorum. Zoologist bu güne kadar 13 parfüm tasarlamış. Ancak 2 parfüme çıkardıkları yeni sürümlerde de faklı materyallere yer verdiklerinden bu sayıya 15 rahatlıkla diyebiliriz. Sonradan aynı isimle parfüm çıkarmalarının nedenini bilmiyorum. Aklıma 2 ihtimal geliyor. Birincisi: şirketin ilk çıkan kokunun konsepti çok karşılamadığını düşünmesi nedeniyle, İkinci ihtimal de: konsepte devam ederek konsepte konu canlının başka bir yönünün kokuya yansıtılması olabilir.
Ellen Covey’e Bat(Yarasa),
Chris Bartlett’e Bevaer (kunduz), ve Beaver ın 2016 sürümü ile Elephant (fil)
Paul Kiler’a Rhinoceros (Gergedean), Panda
Sarah McCartney’e Macaque (makak maymunu)
Sven Pritzkoleit’a Hyrax (yaban faresi)
Juan Perez’e Dragonfly (Yusufçuk)
Shelley Waddington’a Civet (Misk kedisi), Hummigbird (arı kuşu)
Christian Carbonnel’e Camel (Deve) ve Panda nın 2017 yılı üretimi.
Tomoo İnaba’ya ise Nightingale (Bülbül) ve Moth (Güve) yi tasarlatmışlar.
Çok fazla tasarımcı ile çalışmaları bence olumlu birbirini tekrar eden işler çıkmasının önüne geçtiği gibi. Kokuları bir konsept çerçevesinde hazırlarken, birçok görüşe de yer vermiş oluyorlar.


Nightingale’in çıkış yılı 2016. Parfümün tasarımcısı Japon Tomoo Inaba aristokrat japon kültüründen gelen, Şöhret çok da umrunda olmayan, evinde kendine parfümler tasarlayan bir parfümsever. İlk butik çalışmalarını Zoologist için yapmış. Japonya’da yasal baskılar nedeniyle bir butik açıp parfüm üretmenin zor olduğundan yakındığını okumuştum. Aynı zamanda Tomoo Inaba profice.jp isimli en popüler parfüm portalınının yazarı.

Parfümdeki gül de geleneksel Japon kültüründe sağlam yeri olan bir figür. Yani kokuda Japon kültürüne ait izleri de koklayacağımız aşikar.

Parfümün açıklanan notaları
Üst notalar : Limon, bergamut, safran


Orta notalar: Japon erik çiçeği, menekşe ve gül

Alt notalar: Ambergris, Meşe yosunu, sandal ağacı, paçuli, misk, olibanum, labdanum ve oud

Parfümün açılışını yoğun gül ve ona eşlik eden turunçgillerle yapıyor. Gülün tatlı olmayan turunçgillerle biraz ekşi özgün bir kullanımı var. Bu nefis gül kokusu parfümün başından sonuna kadar etkisini azaltarak devam ediyor. Ben ilk bölümü kırmızı şarabın ağızda bıraktığı tada benzettim. Ya da Gül şarabını biliyorsanız onun tatlı olmayan halini düşünün giriş bu içecekleri bilenler için biraz boozy olduğunu düşündürecektir. Velhasıl açılış için oldukça canlı diyebiliriz. Bu canlı girişi safran biraz hüzün havasına soksa da gayet doğal ve başarılı. Açılışın akabinde devreye farklı bir çiçeksilik ile çok başarılı kullanılmış bir ambergris dahil oluyor. Orta bölümdeki çiçeksi yapıya geçişte ambergris bağlayıcı gibi. Kokuyu yumuşatıp hafif karanlık bir tona alıyor. Orta bölümdeki çiçekler: Menekşe ve benim daha önce koklamadığım Japonya'ya özgü bir erik ağacı çiçeği. Nasıl kokuyor bu çiçek derseniz; kakule meyvesine yakın bir koku gibi hissetirdi bana. Hafif tatlı ama keskin ve yoğun değil. Kremsi ve kadife tonlarda bir hali var diyebilirim. Bu farklı çiçekte kokuya katılışından, sonuna kadar hissediliyor. Orta bölümün sonlarında koku tene yaklaşmaya başladığında güzel bir paçuli kokusu gelmeye başlıyor ve artık kokuya tam anlamıyla gizem katan oyuncular dahil olup parfümü yeni bir boyuta taşıyor. Açılışından çok farklı bir noktada artık diyebiliriz. Meşe yosunu ve sandal ağacı eşliğinde hafif kremsi ve biraz yeşil tonlar algılanıyor. Oud ile de çok az odunsuluk da hissedilen bir koku olmaya başlıyor. Ancak dipte sentetik olduğunu ne kadar bilsekte o kadar kaliteli bir misk duyuluyor ki; insanı mest eden asıl o oluyor. Sonraki kullanımlarımda da hep o bölümün başlangıcını yakalamak adına burnumu elimin üstünden çekemedim dersem abartmış olmam. Dipteki reçine kullanımını ise beğenmedim. Bence gereksiz olmuş. O kadar net notaların içinde reçine gibi bir kokuya bence gerek yoktu.

Parfümün Başlangıcı, ilerleyişi ve son buluşu başta anlattığım hikayeyle de tamamen örtüşüyor. Başlangıcı için neşeli ve aşk sarhoşu olan bülbülü, orta kısım için aşkına karşılık bulamadığı anlardaki hüzünlü ama vazgeçmeyen bülbülü, son bölüm için de bülbülün hayata vedasını düşündürdüğünü söyleyebilirim.

Kokunun kalıcılığı çok iyi; benim tenimde 12 saat üzeri kalıyor. Fark edilirliği üst ve orta notalar boyunca çok iyi daha sonra kademeli olarak düşüyor ama gayet yeterli bence. Benzeri bir parfüm ben bilmiyorum. Bana göre gayet özgün bir koku. Notalar arasında bağlantı sağlayan materyaller ile yapısal bütünlük elde edilmiş. Buna rağmen hissedilebilen koku geçişleri çok keyif veriyor.

Çiçeksi tonları bulunmakta ancak hem kadın, hem erkek kullanımına uygun. Yalnız piyasa işi bir çalışma değil, daha çok kokunun sanatsal tarafıyla ilgilenenlere hitap edecektir. Hayvansal notalar dışında tüm materyaller doğal verilmeye çalışılmış. Ama sentetikleri de yüksek kalitede sunulmuş. Bu yönü de takdire şayan.

Neticeye gelirsek; Ben bülbülü gayet başarılı buldum. Denemenizi öneriyorum.

Hatamız varsa affola.
 
Son düzenleme:

Debussy

Moderator
Yönetici
#2
Ellerine sağlık abi, cok güzel ve açıklayıcı olmuş :).

Kokuyu bir kere deneyebildim ama sevdim ben de, kalitesi de iyidi ve özgündu; kalıcılığı bayağı yüksek. Misk ve gül ikilisi birkaç vintage parfüme benziyor olsa da butunde orijinal bir koku gibi görünüyor.
 

YILKANT

Administrator
Yönetici
#3
Ellerine sağlık abi, cok güzel ve açıklayıcı olmuş :).

Kokuyu bir kere deneyebildim ama sevdim ben de, kalitesi de iyidi ve özgündu; kalıcılığı bayağı yüksek. Misk ve gül ikilisi birkaç vintage parfüme benziyor olsa da butunde orijinal bir koku gibi görünüyor.
Bunun parfümörünün kendi vatanında üretilmiş shiseidonun sıkı bir fanatiği olduğunu biliyorum. Belki shiseido nun eski parfümlerinde daha çok benzeyen de vardır.
 
Son düzenleme:

Debussy

Moderator
Yönetici
#4
Bunun parfümörünün kendi vatanında üretilmiş sıkı bir shiseido fanatiği olduğunu biliyorum. Belki shiseido nun eski parfümlerinde daha çok benzeyen vardır.
Olabilir, kendisi ağır vintageci zaten, instgraminda çok iyi parçalar vardi.

1000 den fazla parfüm denedik ama hala denemedigimiz bir suru iş var :) Shiseido'nun vintage parfümleri ateş pahasi yine de denemek lazım bazı işlerini.
Sadece 2 vintage parfümünu deneyebildim henüz.
 
Son düzenleme: